Bilgi ve iletişim teknolojilerinin ürettiği faydanın en dramatik olanı; ölçme ve değerlendirme alanındakilerdir. İş süreçlerini bilişimle buluşturan firmaların verimlilikte kat ettiği ilk merhalenin, kaçak ve kayıpları önlemeye yönelik olması tesadüf değildir.
Hele ki paranın elektronik hale geldiği ortamda, bütün işlemlerin izinin sürülebilir olması, yalnızca güvenlik güçleri veya vergicilerin değil fakat aynı zamanda sahtekârlarının işini zorlaştırıyor.
Öteden beri elektronik imza, e-ihale ve benzeri uygulamaların önemine işaret edişimiz; bundandır. Bugün POS tefecileri, yarın kara para aklayıcıları ve diğerleri...
Burada önemli olan; milyonlarca doları bilgisayarlara ve elektronik ağlara yatırmak kadar, bunların üzerinde dolaşan akıllı yazılımlara da sahip olmaktır.
Mesela Londra'nın kent bilgi sistemlerine kattığı akıllı yazılımlar ile yarattığı fayda; incelemeye değer. Buradaki başarı cadde, sokak ve meydanlara kişi başına iki kamera koymak değildir. Başarı, üretilen görüntüleri analiz ederek şehri daha yaşanılır kılmaktır.
Eğer donanım kadar "akıllı yazılımlara" sahipseniz; yalnızca suçluları yakalamak veya kırmızı ışıkta duranları yakalamakla kalmaz, trafik kilitlenmeden ışıkları değiştirerek tıkanıklığı dahi önlersiniz.
Bizde şükür ki "donanım obur" anlayışımız, yavaş yavaş akıllı sistemleri fark etme aşamasına geliyor. Mesela para işlemlerinde normalin üzerindeki bir para akış debisi, zamanında fark edilerek bizi POS tefecilerine ulaştırabiliyor.
Ben bütün kamu kurumlarının artık bilgisayar ve kablolara değil, bu gibi "akıllı müfettişlere" harcama yapması gerektiğine inanıyorum.
Ancak bu sayede milyonlarca dolarımızı akıttığımız bu teknolojilerden toplumsal fayda sağlayabileceğiz.