Muhteşem Yüzyıl'da Kanuni'nin Hollanda elçisine hediye ettiği 2 lale soğanı, iktisat kitaplarında "lale balonu" diye yer alan, insanoğlunun çılgınlık öykülerinden birini başlatmıştı. Lale üzerinden "itibar" tesis etmeye çalışan Hollandalı zenginler, 1 lale soğanına; 2-3 köşk karşılığı servet ödeyebiliyorlardı.
Lale, insanoğlunun çılgınlığına tek örnek değildir. Kutsal kitaplarda tasvir edilen cenneti; yeryüzünde kurmak, yine aynı doyumsuz; "itibar açlığı"nın bir boyutuydu.
Bundan 10 yıl önce bir restoranımız, mönüsündeki "altın tozlu" çorbasıyla övünürken, lokantasında giderdiği açlığın, metabolizmayla alakası yoktu.
Şimdi Cavalli Club, İstanbul'a geliyor. Mönü fiyatlarını sormanın dahi ayıp (!) sayıldığı bu restoran zinciri, para sahiplerini; "sıradan zenginlerden" ayrıştıracak işleve sahip.
ABD'de kendini milyoner hissetmenin alt limiti, 7.5 milyon $ olarak ölçülmüş. Bizde bu "zenginlik hissi" ne kadardır bilinmez ama yaşlı kurt Cavalli, sayıyı yeterli bulmuş olacak ki İstanbul'da 40 milyon $'lık restoran kuruyor.
Yemekten ziyade, sosyalleşme ve itibar açlığını giderme işlevi gören restoranlar, bizde; sanıldığından da fazla. Cavalli belki, parıltılı mekân inşa ederek, bunun Türkiye'deki sembolü olacak.
Dünyanın en pahalı restoranları listesine bakıyoruz: Kişi başı 100-300 $ aralığında bir mönüye sahipler. Ancak "kolay para" kazanan ve bunun harcama debisi üzerinden "itibar" arayanların müdavimi olduğu öylesi restoranlarımız var ki faturaları, daha da yüksek. Üstelik sundukları yemeğin kalitesi, yurtdışındaki muadillerinin yanına dahi yaklaşmaz iken...
Ama söz konusu itibar açlığı ise, hesabın ne kadar geldiği kimin umurunda...