Her toplum; dinamizmini dayandıracağı bir enerjiye ihtiyaç duyar. Tarım toplumunda bu; pazılarımız ve onların yetmediği yerde koşumlu hayvanlardı. Sanayi toplumundaki enerji; buhardan başlayıp, nükleere varan enerjiydi. Bilgi toplumunun dayanağı ise bir üretim faktörü haline gelen bilgi oldu.
Ancak toplum türünden bağımsız temel ihtiyaç var ki; dünyanın siyasi haritasını şekillendirecek kadar güçlü dinamikleri barındırır; Beslenme!..
Küresel ısınma tehdidi, kirlenen çevre, hızla tükenmeye yüz tutan tatlı su kaynakları ve bütün bunların bileşkesindeki gıda fiyatları...
İstanbul'daki G-20 toplantılarının 2 temasından biri de gıda fiyatlarındaki endişe verici tırmanma... Yalnızca G-20'ler değil, azgelişmişler, geri kalmışlar da; ortak yaşama alanı gezegenin doğal kaynaklarına hassas gıda konusunda kaygılar geliştiriyor. İstanbul'un böyle bir arayışa ev sahipliği yapacak olması, bana göre bir imkân sunuyor bizlere...
Küresel kriz sonrası yeniden şekillenmeye başlayan dünyada, söz sahibi ve daha aktif olmak...
Bunun için başkalarının geliştirdiklerini alıp kullanma kolaycılığını hızla terk edip, küresel sorunlara çözüm geliştirebilecek düzeye gelmek zorundayız. Her ilde kurmakla övündüğümüz üniversitelerimiz, acaba neden bu gibi çözümler geliştiren platformlar olamıyor?
Misal, gıda fiyatlarına küresel düzen verme konusunda, bizden dünyaya; atılması gereken adımları içeren; "İstanbul Gıda Deklarasyonu" sunamaz mıyız?