Alışveriş merkezleri ve süpermarket zincirlerinin tehdidi altındaki bakkal esnafı, zor bir tercihle yüz yüze...
Ya günün ihtiyaçları doğrultusunda dönüşerek var olacak. Ya da bağıra çağıra yok olacak...
Bunun farkına varanlar, dönüşümün gereğini yerine getiriyor. Olup biteni kavramayanlar ise "AVM yasaklansın, süpermarket kısıtlansın" vaveylasında...
AVM'lerin "alışverişi eğlence ve sosyalleşmeye" dönüştüren dinamiğini yok sayarak, "halk iktidarında bunları kısıtlayacağız" diyen siyasilere umut bağlamak, beyhude bir uğraştır. Çünkü bugünkü haliyle bakkalı gerekli kılan sebepler her geçen gün azalıyor.
Öncelikle mahalle bakkalı, "zaruret" idi ama şimdi "keyfiyet" halini aldı. En yakın AVM veya süpermarket, daha fazla çeşidi, daha hijyenik koşullarda ve daha hesaplı sunuyor tüketiciye... Bakkalın elinde yalnızca 3 avantaj kalmış durumda; 1- veresiye defteri, 2- sokak kapısı yakınlığı, 3- İçtenlik...
Bakkal esnafı, "büyük alışverişte unutulanlar, son dakika ihtiyaçları ve hızlı alışveriş" ile yaşamak zorunda kalıyor.
Hal böyle iken bakkal esnafının "AVM yasaklansın, süpermarket kısıtlansın" çözümsüzlüğüne saplanması, anlaşılır gibi değil.
Nitekim düne kadar "yasaklansın" diye haykıran esnaf STK'larının; aklın yolunu seçmesi, son derece sağlıklı bir gelişme.
Zaten mahalle bakkalının elinden alınamayacak avantajları var. Bunları ortaya çıkarmak ve modern bir bakkalın nasıl olması gerektiğini bilimsel yöntemlerle incelemek, kaçınılmaz bir zorunluluktur.
Bendevi Palandöken, TOBB, il ticaret odaları, fiyakalı meslek örgütleri ve anlı şanlı işletme fakülteleri, modern bakkalı var edemeyecekse, ne işe yarıyorlar?
