Artık bazı olayları, "Gezi Parkı öncesi ve Gezi Parkı sonrası" diye ele almak, özellikle "Yeni Anayasa" çalışmalarına bu pencereden bakmak zorundayız. Ocak dendi, mart dendi, temmuz dendi. Kestirip atmaktan bahsedildi. Buna rağmen sağduyu galip geldi. Taksim'in arkasındaki oyunun bozulması için Türkiye'nin demokratik imajını iyileştirecek, hak ve özgürlük alanını genişletecek bir hamleye ihtiyacı vardı. Eğer anayasa masası dağılsaydı, en büyük bedeli hükümet ödeyecekti. Sivil, reformcu, özgürlükçü iddiası yara alacaktı. Öteki cepheye bahane kapısı açılacaktı. Hem bu kurgu çözüldü hem de uzlaşma kültürü adına son şans canlandırıldı. Ama bir handikapla... Mayıs ayına kadar "Toplumda huzur, Meclis'te umutsuzluk" vardı. Temmuz ayında "Toplum huzursuz, Meclis umutlu" hale geldi.