Çözüm sürecinin doğrudan etki ettiği eksenler artık belirginleşiyor:
1- Siyasi partiler arası oy kayması. 2- İmralı tutanaklarının sızdırılmasının sonuçları. 3- Kandil'in silah bırakma takvimini erteleme inadı. 4- Uluslararası güçlerin rol kapma çabası. Kısaca özetleyecek olursak...
1- Risk ve inisiyatif alan AK Parti'nin oy tabanı giderek yüzde 50'de sabitlenirken, siyasi hedeflerine dönük destek hâlâ oynaklık gösteriyor. Buna karşın, CHP'de örgüt bazında Doğu ve Güneydoğu'da, seçmen bazında Batı'da kafa karışıklığı ve arayış hissediliyor. BDP, barış döneminde AK Parti ile rekabet edemeyeceğini gördüğü için etnik temelli siyasete hız vererek tabanı tutmaya çabalıyor. MHP ise süreç karşıtları ile kaygılı kesimlerin çekim merkezine dönüşmeye uğraşıyor.
2- İmralı zabıtları olarak anılan metnin toplumsal bilinçaltında kuşku tohumu ektiği de anlaşılıyor. "Başkanlık sistemi" için Kürt aktörlerle "pazarlık yapıldığı" iddiası geniş kitlelerin modele desteğini azaltıyor.
3- İmralı'nın, MİT tarafından organize edilen çerçeveye uyumu ile Kandil'in direnci arasındaki fark keskinleşiyor. Kesin silah bırakma aşaması geciktirildikçe, ileri adımların atılması güçleşiyor.
4- Ankara bu sıralar yabancı istihbarat örgütleri, diplomatlar ve gazeteciler tarafından "Ne olup bittiğini öğrenme" temaslarına sahne oluyor. Sürecin detaylarını bilmek veya bir yerinden dahil olmak isteyen küresel ve bölgesel odaklar hemen her kanalı yoklamayı sürdürüyor.
Netice olarak... Türkiye gerçek anlamda kabuğunu kırıyor, "statükocular, fırsatçılar ve demokratlar" arasındaki mücadelede saflar sıklaşıyor!