21 Mart 2013 tarihi itibariyle "Çözüm Süreci"nin ara dönem bilançosu artık elimizde...
1- Devletin, İmralı'yı çözümün parçası haline getirmesi ciddi paradigma değişikliği idi.
İmralı'nın "silahlar sussun, fikirler konuşsun" demesi de bir o kadar paradigma değişikliği yarattı.
2- Devlet, "Silahlı bölücü Kürt hareketinin sona ermekte olduğunu" tescil ettirirken İmralı da "Kürt kimliğini" tescillemiş oldu.
Şu ana kadar "Al-Ver" şeklinde işlemeyen "Kazan-Kazan" ekseninde ilerleyen bu sürecin ileriye dönük en hassas yanı ise "zamanın ruhunda" gizli.
Şöyle ki...
Ankara; demokratik hakları, özgürlükleri ve eşitliği esas alan bir yaklaşımla tüm Türkiye halklarını kucaklayacak "Büyük Barışı" amaçlarken, İmralı daha önce silahla ulaşmaya çalıştığı hedeflerini bu kez siyasal mücadele zemininde elde etmeyi deneyecek.
Yani...
Devletin projesi gerçekleşirse Kürtler, yüksek demokratik standartlarda Türkiye Cumhuriyeti'ne sımsıkı bağlanacak, İmralı'nın çizgisi öne çıkarsa Kürtler, Türkiye Cumhuriyeti'ne gevşek bağlarla bağlanıp, çevre ülkelerdeki parçaları bir araya getirmeyi içeren Kürdistan arayışını sürdürecek.
Ya Türkiye kendine güvenerek demokrasisi ve ekonomisi ile cazibe merkezi olacak.
Ya da kaygılara teslim olarak bölge halkları için umut olmaktan çıkacak.
Birinci seçenek, tüm bölünme senaryolarını tarihe gömerken ikinci seçenek, geleneksel bölünme sendromunu depreştirecek.
Bu yüzden yeni dönemin kodlarını iyi bilmek, geleceği öngörmek müthiş özgüven ve siyasi maharet gerektiriyor.
***
Düne kadar, Kürtler başta olmak üzere farklı toplulukları Türklere benzedikleri, yerleşik devlet kalıplarına yaklaştıkları ölçüde makbul sayan bir devlet vardı. Bugün, tüm farklılıkları içselleştirmeye odaklı, korkularla değil ideallerle hareket eden bir devlet anlayışı var. İşte bu nedenle, pek çoğumuzun alışık olmadığı yeni bir dönem başlıyor. Araçları, yöntemleri farklı, özellikli bir dönem bu.
***
Burada bir parantez de muhalefete açmak durumundayız.
MHP, bildiği yolda, sonuna kadar gideceğini baştan ilan etti. Bu tercih MHP'yi büyütür mü? Sanmam. Haklı çıkarır mı? Bilmem. Ama çıkarsa bile kazananı MHP olmaz.
BDP ise... Türkiye'ye entegre model yerine, hâlâ Kürt kazanımı noktasından hareket ediyor. Diyarbakır'daki Nevruz'da Türk bayrağı bulunmamasını, kimlik temelinde ayrışmayı canlı tutma niyeti olarak görmek mümkün.
Bu sürecin PKK, Barzani ve Hizbullah formatlı yeni Kürt partileri doğuracağı da bir gerçek.
CHP'ye gelince... "
Bize bilgi verilmiyor ki!" yakınmasında ne kadar haklı olursa olsunlar, "
İyi de iktidar adayı partiyseniz sizin çözümünüz nedir?" sorusuna açık ve samimi yanıt verememesi ciddi sancı kaynağı.
***
"
Türk, elit, şehirli ve tercihen Sünni" kimlik üzerine kurulu devlet yapısı istesek de istemesek de değişiyor. "
Etnik kökene, mezhebe" dayalı hak ve özgürlük dağıtım dönemi de sona eriyor.
Siyasetçisinden sade vatandaşına kadar herkesin düne takılmadan yarını yaşamaya hazırlanmasından başka çare görünmüyor.
***
Son bir söz de İsrail özrü için... "
Üstün millet" dönemi onlar için de sona eriyor.
Ortadoğu'da yeni bir dünya kuruluyor!