Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Cenazeler toprağa atılan tohum mu?

Dağda çatışmada ölen PKK'lı teröristlerin cenazelerini, BDP'nin şahin kanadına mensup milletvekillerinin sahiplenmesi tesadüf mü? Tabii ki değil. Onları, dağa gönderenler, cenazesini de karşılıyor. Çünkü oradan politika üretiyor. Hatta toprağa verdiği her cenazeyle adeta geleceğe bir tohum attığını düşünüyor. Silahlı eylemlerin, hak ve özgürlük arayışının parçası olamayacağı anlaşıldıkça, sözde tabanı dinamik tutma adına, cansız bedenlerden medet umuyor.
Bu sıralar konu sıkça (Koma Civaken Kürdistan- KCK) Kürdistan Topluluklar Birliği tutuklamalarına getiriliyor. Bir süre öncesine kadar, Kürt sorununun çözümüne umut bağlayanlar, PKK'nın tasfiyesi mümkün olursa siyaset kanalının KCK üzerinden yürüyeceğini sanmıştı. Bir manada PKK'nın dönüşeceğini ummuştu. Bu heyecana kapılanlar, silahların susacağı, siyasetin konuşacağı bir dönemin başlayacağını varsaymıştı. Bu yüzden, KCK'ya bakışları müspet, tutuklamalara yaklaşımları menfi idi. Bugün hâlâ bu cephede konuşlananlar çok sayıda. Yani Kürtlere siyaset yapma imkânı verilmediğini öne sürenler...

***

Farklı fraksiyonları bünyesine alarak Türkiye'ye yaygın parti olmayı hedefleyen BDP'nin resmi söylemi ile özel ortamlardaki söylemleri arasındaki fark, KCK'nın neden masum bir yapılanma olmadığını anlamaya yetiyor. Siyasi arenada, "Türkiye'nin bölünmesini istemiyoruz" diyorlar. Kürtlerin özgürleşmesinden, Türkiye'nin demokratikleşmesinden dem vuruyorlar. Ama iş kurumsal boyuta taşındığında durum değişiyor. Birdenbire karşınıza, Türkiye'ye gevşek bağlarla bağlı özerk yönetim, PKK'dan devşirme öz savunma gücü çıkıyor. Hatta, İran-Irak-Suriye'yi de kapsayan daha üst hedeflerden bahsediliyor. Bu amaca ulaşmak için terörü kullanan eller, KCK'ya sivil kisve giydirip, toplumu bir başka yolla terörize edebiliyor.
***

Dün, Ankara Büromuz'da konuğumuz Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker'di. Eker, aynı zamanda Diyarbakır milletvekili. Kendisine, "Şehirde hava nasıl?" diye sorduğumda aldığım yanıt, önemli tespitleri içeriyordu:
"KCK'ya yönelik yargı süreci bölgede ferahlama sağladı. KCK'nın PKK'dan ayrı bir yapılanma olduğunu zannedenler var. Oysa KCK, terör örgütü PKK'nın haraç toplayan, halka baskı yapan, sokak eylemlerini organize eden kanadı. KCK operasyonlarından sonra sokak eylemlerine katılan insan sayısında azalma oldu. Örneğin, terörist cenazelerinde bir duyuru ile 60-70 bin insanı toplayabilenler, bu kez 4-5 bini ancak bulabildi. Demek ki meydanlara on binlerce insanı bu yapı yığıyormuş!"
Eker, BDP'li vekillerin PKK ile arasına mesafe koymasının güçlüğünü kabul etmekle birlikte şu görüşte:
"Seni aday gösteren, destekleyen perde gerisinde bir örgüt olsa bile en nihayet sen vatandaşın oyuyla seçilmiş birisin. Çıkıp millete,
'Ben buna karşıyım' diyebilmelisin. Sayın Başbakan'ın da kastettiği bu aslında!"
Tabii kritik iki nokta daha var...
1- Haziran 2011 seçiminde BDP çevresinde yoğunlaşan 2.6 milyon oyun ne kadarının kemik tercihleri yansıttığı, ne kadarının baskı altında verildiği. Eker, "BDP'nin oyları hormonlu" dese de güvenlik birimlerinin tahminleri en az 1.5 milyon oyun etnik temelde şekillendiği yönünde...
2- Dağa çıkışların sürmesini de göz ardı etmemek gerekiyor. Üstelik dağdakiler eskisi gibi cahil değil. Çoğu yüksek okul mezunu. Peki bu tabloya ne diyeceğiz? Bakan Eker'in, şu yorumuyla yazıyı noktalayalım:
"Kürt meselesinin demokratik bir anlayışla çözümü konusunda sivil iradenin ortaya çıkışı çok yeni. 5 yıl önce Başbakan'ın Diyarbakır konuşması ile başlayan süreç var ortada. Daha önce realiteyi tanıyanların yaptıkları ise sahtekârlık. Onun deklare edildiği tarihten sonra Kürtlerin imha edilmesi ile ilgili kararlara da imza atıldı. O günlerin güven boşluğu yeni yeni gideriliyor!"

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA