Terörün yakıcı, depremin sarsıcı etkisi. 30 yıldır yığılan lakin 30 günde, 30 ayda çözüm beklenen sorunlar... Bütün bu toz duman içinde biriken yeni riskler. Özellikle anayasal ve ekonomik dengeyi eş zamanlı kurabilme becerisi... Cumhuriyetin 88. yılında, çağdaşlaşma hedefine doğru dev adım atabilmek için aciliyet arz eden anayasa reformu. Anayasa mimarisinin çizildiği tarihe denk gelen terör eylemleri, ayrışma talepleri, büyüme ivmesini kaybeden ekonomi...

***
Yeni anayasa hazırlıkları bu sıralar, ilgili birkaç isim dışında geniş kesimlerin merak sahasından uzaklaştı. Oysa ciddi işler oluyor orada. Anayasa yapma iradesi kadar, yaptırmama manevrası da sergileniyor. Uzun vadeli sonuçlar doğuracak anayasa yazımı, kısa vadeli siyasi hesaplarla birlikte kurgulanıyor. Ön şartlar ileri sürülüyor. Karar alma yöntemi belirlenemiyor. Günler günleri kovalıyor. Komisyonlar, alt komisyonlara dönüşüyor. Takvim ilerliyor.
***
Kuşkusuz, geleceği teminat altına alacak, barış içinde bir arada yaşamayı sağlayacak, devlet karşısında bireyi yüceltecek, özgürlük yelpazesini genişletecek sivil anayasanın aceleye getirilmemesi doğru bir yaklaşım. Sözü olan her kesimin dinlenmesi, katkısının alınması, farklılıklara şans tanınması, en aykırı görüşün bile ifade edilebilmesi önemli. Ama bu noktada ince bir ayrıntı var. Yarınların tasarlanması, bugünlerin gerçeklerinden kopuk olmuyor. Güncel hassasiyetler, tarihi kararları gölgeleyebiliyor. Türkiye, bu kaygıyı duymamızı gerektiren kavşağa doğru yol alıyor. HHH Görünen o ki; yeni model anayasanın çerçevesi en erken 2012 yılının bahar aylarında şekillenecek. Önümüzdeki yılın ilk çeyreği hem terörle mücadelede meydan okumaya sahne olacak hem de ekonomik büyümede yavaşlamaya. İçsel nedenlerin tetiklediği milli duyarlılıkla, dışsal nedenlerin tetiklediği ekonomik durgunluk benzer dönemlerde yoğunlaşacak. Risk yönetimi büyük önem kazanacak. Bu nedenle anayasa yapıcıların, siyasi beklenti ve planları ne olursa olsun kritik maddelerin karara bağlanacağı koşulları göz ardı etmemesi gerekiyor.
***
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın, yeni anayasa ve terörle mücadeleye verdiği önem göz önüne alındığında, yakın ekibini yeniden gözden geçirmesi sürpriz olmayacaktır. Özellikle Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan'ın, Başbakan'la mesaisini sıklaştırmasıyla, iletişim dili ve verilecek mesajlar bakımından yeni bir üslup gelişebilir. Teröristle, masum vatandaşın kalın çizgilerle ayrılması, anayasa sürecindeki tıkanıklıkların aşılmasında kolaylaştırıcı roller bu kapsamda düşünülebilir!