Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

'Kâğıt parçası'nın açıkları

12 Haziran'da "İrtica ile Mücadele Eylem Planı" çerçevesinde başlayan tartışmalar şimdilik "faili meçhul"le sonuçlandı. Tıpkı Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek'in dediği gibi...
"Ortada bir leş var. O masanın veya bu masanın altında olmasının önemi yok. Zira kokusu ortalığı sardı!"
Bu aşamada belge ile ilgili askeri soruşturma sonuçlanmış olsa dahi hukuki süreç ve siyasi tartışmanın devam edeceği anlaşılıyor.
Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ' un, dün düzenlediği basın toplantısına gelince... Simgesel yönleri, içeriği ve boşlukta kalan başlıklar açısından değerlendirebilir.
Toplantıdan yansıyan fotoğraf şöyleydi:
- Org. Başbuğ, kuvvet komutanları ve karargâhta görevli generallerin tamamını arkasına alarak "birlik-beraberlik" görüntüsü verdi.
- "Dedikodulara dayalı olarak kimse TSK'da cadı avı beklemesin" diyerek askeri tabana mesaj gönderdi.
- Askeri Ceza Kanunu ve Askeri Yargılama Usulü Mevzuatı'nı masasına koyarak, "hukuk sınırları" içinde kalacağını hissettirdi.
- Artık mutat olduğu üzere, "mimikleri" ve "altını çizerek söylüyorum" vurgusu ile konuşmasının ağırlığını artırmaya çalıştı.
İçerikte ise siyasete, medyaya, sivil yargıya, emniyet birimlerine ve en önemlisi kamuoyuna dönük farklı tonlar vardı:
- Org. Başbuğ, somut bilgi, belge veya mahkeme kararına dayanmadığı gerekçesiyle TSK'ya karşı kampanya yürüten çevrelerin adresini bildirmekten kaçındı. Ama "Bizim de duyumlarımız var" derken, belge sızdırılması suretiyle TSK için yanlış kanaat oluşturulmasına neden olanlar hakkında askeri savcılığın suç duyurusunda bulunduğunu belirtirken, sanki bir kısım kolluk gücünü işaret etti.
- Henüz soruşturma tamamlanmadan Başbakan Tayyip Erdoğan'ın, görüş belirtmesinden rahatsız olduklarını ima etti.
- TSK'ya yönelik, "medya üzerinden yürütülen asimetrik psikolojik harekâta" karşı, tank veya uçak değil anayasal çerçeveyi göstererek mücadele edeceğini ortaya koydu.
- Dünya ekonomik krizle boğuşurken, ek olarak Türkiye terörle mücadele ederken, İran-Irak-Afganistan-Pakistan'da kritik gelişmeler sürerken, ülkedeki gündem kaymasına tepki gösterdi.
- Ve nihayet konuyu 30 Haziran MGK'sına getireceğini söylerken sanki acele etti. Belki de doğru olanı bu konunun MGK'da değil daha dar kapsamda ele alınması. Yani MGK öncesi veya sonrasında Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı'nın bir araya gelip, devletin zirvesinde ortak irade sergilemesi.
Açıkta kalan iki konu ise şöyleydi:
1- İddia edilen belgenin hukuki açıdan, bugünkü veriler ışığında "kâğıt parçası" olduğunu anlatırken, bir süre önce yine karargâhta düzenlediği toplantıya getirdiği "lav mühimmatlı" sunuşu çağrıştırdı. O açıklamada, "Ele geçirilen silah ve mühimmatların TSK'ya ait olmadığını" söylemişti ama daha sonra MKE, TSK'ya teslim edilen mühimmatları da raporladı. Askeri savcılık soruşturmasını tamamlamış olsa da "belgesel kâğıt parçasının" iddia olunan Ergenekon terör örgütü kapsamında yeniden ele alınmasına ise Başbuğ'un söylemlerine rağmen mani bir hal yok.
2- Olağan şüpheli haline getirilen Deniz Kur. Alb. Dursun Çiçek'in, farklı imza örnekleri vermesinin yarattığı kuşku bulutu da dağıtılamadı. Org. Başbuğ, "Islak imzaya sahip belge yok. İmza değişiklikleri kriminal inceleme sonuçlarını değiştirmiyor" dese de aslında bu husus en azından "Kamuoyu vicdanındaki kriminal kanaatleri değiştiriyor."
Netice olarak, hükümet de silahlı kuvvetler de faili meçhule kurban giden belgenin aslının bulunmasında ısrarlı. Lakin işin aslı, kurumların demokratik olgunluğunu belgeleme kabiliyetinde gizli.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA