Dün, Ankara Temsilcileri olarak Devlet Bakanı Başmüzakereci Egemen Bağış'ın davetlisiydik. Bakan, AB entegrasyon sürecinde geliştirdiği yeni kriterin ipucunu bizlerle paylaştı:
"Açılan müzakere fasıllarına değil. Reformlara endekslenmek lazım."
Aslında bu mesaj, enerjisini içeride tüketen, birbiri ile didişen, krizin karamsarlığına kapılıp alternatif yollar arayan herkese idi.
Kuşkusuz olayın bir de AB liderliğinin ikiyüzlü tutumuyla da ilgisi var.
Türk liman ve hava meydanlarının Kıbrıs Cumhuriyeti gemi ve uçaklarına açılmaması bahanesi ile askıya alınan 8 fasıl, Fransa'nın Türkiye'yi frenlemesi adına dondurulan 5 fasıl mevcut. Hal böyle olunca, açılacak kolay fasıl kalmadığı gibi küresel ekonomik krizin etkilerinin hissedildiği bir ortamda ne sanayicinin ne de işçi kesiminin taviz verebileceği müzakere başlıkları kaldı. Bu yüzden Bağış'ın penceresinden AB macerasının yeni bölümü şöyle özetlenebilir:
Sivil toplum diyaloguna öncelik verilecek. Kadınlar, gençler, özürlüler, azınlıklar hedef kitle olacak.
Reform İzleme Grubu sadece Ankara'da toplanmayacak, örneğin konuya göre Kayseri'ye de Diyarbakır'a da gidecek.
AB siyasi liderleri yerine onların fikirlerine yön veren kamuoyuna odaklanılacak.
Anayasa değişikliği, yolsuzlukla mücadele strateji belgesi ve yargı reformunda mutlaka mesafe alınacak.
Seçimsiz geçeceği varsayılan önümüzdeki 2.5 yılda ertelenmiş yapısal değişimler gündemin birinci sırasına oturacak.