Son araştırmaların ortaya koyduğu, benim de çarşamba günü bir kısmını ele aldığım muhafazakârlarla ilgili durumu biraz daha incelemek istiyorum. Çünkü iki önemli koşul göz çarpıyor. Daha önce irdelediğim üzere Türkiye'de muhafazakârlık hem artmıyor hem de yeni nitelikler kazanıyor. Ben bu kompozisyonu yeni muhafazakârlık diye nitelendiriyorum. Mevcut durumu üç koşulda tahlil edeyim.
***
1. Bu artmayan, "
tıkanmış muhafazakârlık" dediğim durumu açıklayacak asıl neden
modernleşmedir. Baştan beri iddia ediyorum.
İslami referanslarla konuşuyor,
Müslümanlığa dayalı bir siyasal kültür inşa ediyor ama özünde AK Parti
modernleştirici bir partidir. İktidarda bu kadar uzun süre kalmasının nedeni büyük
göç kitleleriyle büyük şehir çevrelerinde kurduğu ittifaktır. Yani 1950'den beri devam eden
kırsal alan göçüne ve
kentsel dönüşüme son hamlesini yaptırttı ve o büyük kitleleri modernleşme bağlamında kapsayabildi. Güç kazandı.
2. Bir başka neden
demokrasidir. Söz konusu dönüşümü yaşayan kitlelerin
kimliksel aidiyet unsurlarına ve onların en başında geleni Müslümanlığa dokunmadığı gibi onu değerlendirerek siyasallaşan parti bu tutumuyla o kitlelerin nezdinde demokratik bir anlam kazandı. Aynı husus DP için geçerliydi. Bu demokratlık pozisyonu şimdi
liberal denen kesimlerle,
İstanbul sermayesiyle ve "
kıyı şeridiyle" uyum içinde olmayabilir ama kitleler o eleştiriden etkilenmiyor. Söz konusu eleştiriler doğru olabilir ve onlardan etkilenmeme bir
demokratik bilinç eksikliğine de tekabül edebilir. Ama durum budur.
3. Son neden
AK Parti'nin alternatifinin olmamasıdır. Bu konuyu çok az ele alıyoruz. Halbuki vahimdir. CHP tam bir tıkanma içinde. AK Parti'nin daha solunda veya sağında bir siyaset teşekkül etmiyor. Açıklayıcı sosyolojik nedenlere vakıf olsak da bu hal ciddi bir
apolitizasyon (aman dikkat "
depolitizasyon" değil, durum tam tersinedir AK Parti kitleleri bakımından) sinyali veriyor. Tüm bir ülkenin tek bir parti etrafında birleşmesinin yaraları vardır. Ama riskleri de vardır.
***
Türkiye'de gerek
dinsel muhafazakârların gerekse
Kemalist muhafazakârların uzlaşma, kabul, tahammül gibi konularda
merkeze kayması bu nedenlere bağlıdır. Öyle görünüyor. Daha sağda ve solda bulmadıkları partiler yüzünden büyük taban uzlaşarak ve yakınlaşarak AK Parti'yi bir
merkez partisi haline getirmektedir. Bu bir.
İkinci ve daha önemli bir gösterge ise
kentlilik ve
demokratlık.
Genç ve
daha eğitimli gruplar arasında
muhafazakârlığın artması budur. Kente göçmüş, burada yetişmiş, dinsel vurgulu okullarda eğitilmiş kitleler şimdi demografinin sağladığı imkânlarla öne çıkıp, görünür hale geliyor. Üstelik bu kitle hem
dar gelirli Anadolu kesiminden hem
büyük şehir çevrelerinden hem de
Anadolu'daki merkez dediğim Anadolu zengin kesimlerinden yayılıyor. Ortadaki
yeni muhafazakârlığın son özelliği
demokrat olmasıdır. Azdır-çoktur, bilemem, ama uzlaşma, kabul, tahammül üstünden gelişen bir demokratik anlayış bu kesime kendini kabul ettirmiştir, orada mayalanmıştır.
***
Kısacası görünen şudur: ortada
yeni muhafazakârlık diyebileceğimiz bir realite var. Bu çevreyi
kentli ve eğitimli muhafazakârlar oluşturuyor
. Bir anlamda AK Parti sosyo-ekonomik adımlar attı, kitlenin dönüşmesi için zemin hazırladı. Kitleleri dönüştürdü. Şimdi o
kitle AK Parti'yi dönüştürecek.
Yakın gelecekteki oluşumların sırrı bu düğümdedir.