Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

13 ölü ve dirim

Elbette durum çok vahim ve bugüne kadar iğneyle kuyu kazarak veya ilmik ilmik işlenerek geliştirilmiş Kürt-Türk ilişkileri şimdi hiç beklenmedik bir dönemeç alarak, bu hareketin içinde zıtlaşmadan, didişmeden yana olan "şahin"lerin ekmeğine yağ sürecek biçimde yeniden bir karanlığa sürüklenebilir. O akla gelmesini bile istemediğimiz kadar kötü bir siyaset ve sonuçtur. Ne var ki, meseleyi daha olumlu bir perspektiften kavramak isteyenler için de yapılması gereken şeyler var; bazı adımlar atılmak, bazı düğümler çözülmek zorunda. Bunların başında çözüm yanlılarının kimlerle ve nasıl muhatap olacağı sorusu veya sorunu geliyor.
Galiba bundan sonrasının en önemli konusu budur.
Eğer 13 eri öldüren PKK'nın derin kanatlarıysa o zaman devletin kendine muhatap aldığı, görüştüğü ve artık neredeyse herkesin gayriresmi olarak PKKBDP ortaklığının başı kabul ettiği Öcalan bu şartlar altında bir tavır almak zorundadır. Aynı tavır sorumluluğu BDP'nin de, meşru bir politika maksadı güdüyorsa, üstündedir. Böylesi bazı adımlar atılırsa geriye kalan kesim, IRA-İngiltere yakınlaşmasından sonra nasıl bir kanat şiddet politikalarını, sonuç alamayacak biçimde sürdürdüyse, bizde de benzeri faaliyetler içinde olabilir. Ama mahkûm edilmiş, dışlanmış bir biçimde. Oysa bugünkü sorun merkez odakların bu işe müdahil olup olmadığını toplumun bir türlü açık bir biçimde kavrayamamasıdır.
Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir hükümet, böylesi koşullar altında ve kabul edelim ki, toplumun büyük kısmı yaşananlara karşı infial içindeyken yumuşak adımlar atamaz. O tıkanıklık bugün Diyarbakır'da yayınlanan son bildirgeyle başka bir doruğa daha tırmanmış görünüyor. Altan Tan gibi bazı isimlerin bile yerli yerine oturtmakta güçlük çektiği o açıklamaların ne anlama geldiğini ise toplumun geri kalan kesimi, hatta Kürtlerin önemli bir bölümü de kavrayamamış durumdadır, üstelik.
Gene de bir noktada ısrarı sürdürmek şart. Kamuoyu yapıcıları, tarihin yükünü omuzlarında, demokrasiye inanışı içlerinde hissedenler için başka yol yoktur. O ısrar yeni bir anayasa ve Kürt-Türk çatışmasını o çerçeve içinde uzlaşmayla, demokratik diyalogla çözmeye dönüktür.
Şöyle düşünelim.
Sıcak yazın sürdüğü şu sarı temmuz içinde ABD ve Türk dışişleri bakanları bir araya gelerek Kaddafi'nin geleceğini konuşuyor. Bu OD'nun yeniden tartışılmasıdır. Arap Baharı devam ediyor. Hızını hiç kesmediği gibi, Euro'nun çöküşüyle birlikte baş gösteren hareketlerin de uzak bir coğrafyadan gelen ilhamını oluşturuyor.
Eski hal muhal olur ve yeni hal belirsiz bir biçimde uç verirken tüm o konuşmalarda Türkiye'nin bölgede oynadığı ve daha da oynayacağı rol konuşulmuyor mu sanıyorsunuz? Bu imkânsızdan da ötedir. Türkiye, ABD'nin 1945 sonrasında OD'da sürdürdüğü ve şimdi iflas etmiş politikayla meydana gelen boşluğu dolduracak tek ülkedir.
Bu karmaşık ve karşılıklı etkileşime dayalı bir tarihtir.
19. yüzyıl Mısır-Osmanlı etkileşimi, Türkiye'deki Cumhuriyet modernleşmesi, Kemalizm, ondan türeyen Baas, o siyaseti Türkiye'de somutlaştırma çabaları derken söz konusu tarih 1960 ve 70'lere kadar gelir. Şimdi demokrasi dönemi. 1989 sonrasının büyük açılımları, Soğuk Savaş'ı bitiren tarih OD'ya şimdi giriyor ve bunda Türkiye'de sivil-asker ilişkilerinin aldığı yeni biçimin etkisini görmemek körlük olur.
Bundan sonrasında Türkiye gerek içeride gerekse bölgede hâkim, belirleyici ve güçlü bir odak olmak istiyorsa bunu iki şeye borçludur. Birincisi, Kürt sorununu aşmaktır. İkincisi, onun yolu, yöntemi veya aracı olarak, demokratik bir anayasa hazırlamaktır. Demokratik anayasa sadece Kürt sorununu çözmek, 21. yüzyılın toplum-devlet ilişkisini kurmak değil, OD'ya yeni ilhamlar aşılamaktır. OD'nun "düzenleyicisi" olmaktır, üstelik meşru, istelik demokratik, üstelik anti-emperyalist bir biçimde...
Ölüme rağmen dirim bunları tasavvur ve tahayyülle kaimdir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA