Bu sütunlarda çok değil bir ay önce Mahalle Afet Gönüllüleri (MAG) Vakfı'ndan söz ettim. İçimin umut kaplamasına yol açan çalışmalarını anlattım.
Bugün 17 Ağustos. Ülkeyi büyük acılara boğan o korkunç depreminin üzerinden 12 yıl geçmiş.
Keşke bugün sizlere MAG tipi örgütlenmelerin, deprem kuşağında yer alan Türkiye'nin dört bir yanında filizlendiğinden ve bütün mahallelerin depreme hazırlıklı olduğundan söz edebilsem. Keşke...
Dün Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara'nın gazeteden Nurdeniz Erken'e verdiği söyleşide, 'İki büyük deprem olacak. Gecikmesi için dua ediyorum' cümlesini okuyunca bir kez daha irkildim.
Ateşli gündem maddeleri arasında savruluyoruz. Öylesine sıcak ve önemli konularımız var ki bir türlü aslında en önemli konumuz olan depreme gelemiyor.
Yaklaşık 12 milyon insanın yaşadığı mega bir kentte sözü edilen depremin bırakacağı tahribattan burada söz etmek istemiyorum ama ne yazık ki hâlâ İstanbul halkının büyük bir kısmı güvensiz olduğu söylenen binalarda oturuyor.
Halk ayrıca depremde neler yapılmalı konusunda da bilgi sahibi değil. İşte bu nedenle Mahalle Afet Gönüllüleri'nin 58 mahallede 3 bin 500 gönüllü ile örgütlenmesini önemsiyorum. MAG her mahallede 35 bin liraya mal olan ve içinde 96 değişik ekipmanın olduğu konteynırlar koymaya çalışıyor. Bundan daha da önemlisi her mahallede gönüllülere verilen eğitimler.
Sanıyorum şu anda en önemli konu depreme bireysel anlamda hazır olmak. MAG şu anda 60'a yakın mahallede örgütlenmiş. Gönül istiyor ki 940 mahallede de örgütlensin ve yerel yönetimlerin büyük desteğini alsın. Neticede hiç gelmesin dediğimiz o kötü günler geldiğinde herkes herkese muhtaç olacak.