İlginç oldu. Özyeğin Üniversitesi'nin kurucusu Hüsnü Özyeğin ve Rektör Prof. Erhan Erkut sanırım bunu hesap edemedi. Şöyle ki, Pulitzer Ödüllü gazeteci yazar Thomas Friedman'ın, Özyeğin Üniversitesi'nin Research@Özyeğin lansmanında hakikaten de etkileyici bulduğum konuşmasını yaptığı gün, New York Times için de Türkiye'yi konu aldığı bir yazı yazdığını hiçbirimiz bilmiyorduk.
Dün gazetelerde okumuş olduğunuzu tahmin ettiğim için detayına girmeyeceğim ama özetle Friedman, yazısında Obama'ya, ABD-Türkiye ilişkileri uçuruma gitmeden önce havayı temizlemek adına Başbakan Erdoğan'ı Camp David'e bir hafta sonu için davet etmesini tavsiye ediyordu. Önemli bir yazıydı, haliyle en çok bu konuşuldu.
Ancak bugün sizlere son kitabı 'Sıcak-Düz ve kalabalık' ile 'neden yeşil devrime ihtiyacımız olduğunu' anlatan Friedman'ın konferansından söz etmek istiyorum. Çünkü çok önemli bulduğum konuşması resmen araya gitti.
Hepimiz gördük ki en son BP'nin körfezde yaratığı büyük kirliliğin doğaya verdiği tahribat her konunun önüne geçecek kadar önemli. ABD Başkanı Obama'nın ısrarıyla BP, çevreye verdiği zararın bir nebze giderilmesi için 20 milyar dolarlık bir fon oluşturuyor ama sanıyorum bu bile yetmeyecek. BP gibi son yıllarda en çok 'yeşil' oluşuyla anılmak isteyen ve onlarca sosyal sorumluluk projesi yapan bir şirket bile, oluşan kamuoyuyla yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalabiliyor.
BP gibi şirketler için, "Yeşilim diyorlar. Ama bu eğlenceli bir parti değil, devrim hiç değil. Ya değişirsin ya da yok olursun" diyen Friedman'ın konuşmasından ne öğrendim?
Her şeyden önce ünlü yazar, ekonomik ve çevre krizini "tek bir krizimiz var" diyerek birleştiriyor. "Bakın" diyor, "Citibank ile Antartika'daki buzullar aynı anda erimeye başladı. Bir ABD'linin morgage ile ev sahibi olması için sadece ehliyetini göstermesi yeterli sayıldı. Şimdi ev borcunu ödeyemeyenlerin yükünü vergi mükellefleri çekiyor. Biz ABD'liler ekonomik ve çevresel açıdan sürdürülebilir olmayan bir şekilde büyüdük. Ha bu arada doğada karbon salınımını yok saydık!"
Neyse ki yeşil devrime ihtiyacımız olduğunu söyleyen Friedman dünya olarak henüz geç kalmadığımızı söylüyor. Ama tabii 'Hiç kimsenin canının acımadığı bir devrim gördünüz mü' diyerek de kimilerinin 'kolay' kelimesini gerçekten düşünmeden kullanmasına da eleştir getiriyor:
"Çevreci olmanın en kolay 150 yolu, ya da dünyayı kurtarmanın 205 kolay yolu gibi pek çok kitap, yayın yapılıyor. Devrimde kullanılmayacak tek kelime varsa o da kolaydır. Yeşil devrim, yeşil bina, yeşil otomobil ile değil herkesin yeşil sisteme geçmesiyle gerçekleşecek" diyor.
Dünya artık Friedman gibi olayları hem ekonomik hem de siyasi süzgeçten geçirip, ölçüp, tartıp, analiz ettikten sonra anlatan guruları daha dikkatli dinlemeli.