Büyük büyük şirketlerin genel müdürleriyle bir araya gelip, ne kadar kar ettiklerini, ne çok başarılı projeye imza attıklarını konuşamadan dönüyorum son zamanlarda. Ortada bir gariplik var değil mi?
Bilindiği üzere şirketler başarılarını övmeye bayılır. Hatta kimileri bu durumu abartıkça abartır, değil mi? Yok sanırım artık pek öyle değil. İnanın son zamanlarda hangi şirketin genel müdürü, CEO'su ya da sahibiyle bir araya gelsem söz dönüp dolaşıp, karbon ayak izine, çalışanlarının yaptığı gönüllük işlerine geliyor ve bir daha da diğer konulara dönülemiyor!
Sanırım artık bu konuda ciddi bir farkındalıktan söz edebiliriz. Hafta başı çevre ödüllü ilk ve tek ilaç fabrikası olan Bilim İlaç'ın Genel Müdürü Dr. Erhan Baş ile sohbet ettim. Konu dönüp dolaşmadı da şirketin Sürdürülebilirlik Raporu ve karbon emisyon rakamları hemen masaya açıldı.
Türkiye'deki İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası'na bağlı 33 Türk ilaç şirketi geçenlerde Küresel İlkeler Sözleşmesini imzaladı. Bu sayı, dünyada şimdiye kadar 84 ilaç şirketinin bu sözleşmeyi imzaladığı düşünülecek olursa, Türkiye'yi cidden öne çıkartmaya yetiyor.
Bu arada öğreniyorum ki Bilim İlaç, 2009 yılında 25 bin ton karbon ayak izi çıkartmış. Ve bunun 12 bin tonu benzin, geri kalanı ise fabrikaların kullandığı elektrik tüketimi oluşturmuş.
Baş diyor ki şimdi bu rakamı 2010'da daha da geriye çekmek için çalışıyoruz ama ortada bir sorun var. Neyi baz alacaklarını bilmiyorlar. Yani olması gereken ideal rakam ne, işte bu konuda yapılmış bir çalışma da yok.
Aslında önemli de değil. Şirketlerin en azından gündemlerinde öncelikli sıraya bunu koymaları da yeterince iyi zaten.
Bilim İlaç çalışanları daha az karbon için daha az seyahat ediyormuş. 10 milyon ağaç dikmişler bugüne kadar. Benim ilgimi çeken bir başka nokta şirketin 1800 çalışanı gönüllü olarak 128 projede yer almış ve 13 binden fazla çocuk ve genç için bir şeyler yapmış. Bilim İlaç'ın mesai saatleri içinde gönüllülük yayan çalışanlarının 'turuncu saati' 13 bin 536 saati bulmuş. Mesai saatleri içinde her hafta iki saat gidip çocuklara kitap okuyorlar, diş sağlığı için seminer veriyorlar, tiyatroyu sevdirecek projeler üretiyor.
Tabii ben merak ediyorum şirkette işler aksamıyor mu diye.
Erhan Baş, 'Bilakis' diyor, ' Son 5 yılın en fazla büyüyen şirketiyiz sektörde. İlk dört ayda da en fazla biz büyüdük. Satışlarımız da sonuçlarımız da çok iyi."
Ne diyeyim. Böyle şirketler baş tacı değil de nedir?