Halil Berktay'ın, 1 Mayıs 1977 faciasında, "DİSK/ Sovyet" yanlılarıyla, "Maocu"ların çatışmasının rolünü hatırlatması, yeni tartışmalara yol açtı. Bu vesileyle ben de bildiklerimi söyleyeyim: 1970'lerin DİSK'i sınıf kavgasından yanaydı. Sınıf kavgası, memleketi çökertmek suretiyle Proletarya Diktatörlüğüne zemin hazırlayacaktı. Kemal Türkler'in 1977 Aralık'ında tasfiye edilmesine kadar DİSK tamamen TKP, dolayısıyla Sovyetler Birliği çizgisindeydi. Abdullah Baştürk Genel Başkan olunca, Kemal Türkler, Madenİş'in başında kalarak Bank-Sen ve Bay-Sen ile birlikte Türkiye Komünist Partisi'nin DİSK içindeki temsilcisi sıfatını sürdürdüler. Zaten, 1979 Mart'ında adı geçen 3 sendika, bir yıl için DİSK'ten çıkarıldı.
Türkler'in tasfiyesinden sonra, Baştürk, daha ılımlı bir çizgiye gelmekle birlikte, gene de Sovyetler Birliği'ne yakın kaldı. Meselâ, Afganistan'ın Sovyetler tarafından işgalini şöyle yorumladı: "Emperyalizmin savaş kışkırtıcı sonucu olarak ve Afgan yönetiminin çağrısı üzerine Sovyetler Afganistan'a girmişlerdir." (12 Ocak 1980)
Sürekli mağdur edebiyatı yapan ve geçmişteki hatalarından dolayı hiçbir sorumluluk yüklenmeyen solculara maziyi biraz hatırlatayım istedim.