Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NAZLI ILICAK

Şike ve örgütlü suç

Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun'da yapılan değişiklikle, şike ve teşvik primi vermenin cezası 5-12 yıldan, 1-3 yıla indi. Ayrıca çok daha önemli sayılabilecek bir husus var: Suçun birden fazla işlenmesi halinde, tek cezaya hükmedileceği kararlaştırıldı. (Ancak verilecek ceza, yarıdan, 3 kata kadar arttırılabilir.) Şahısların, 50, 60 ya da 100 senelerle yargılanmasının sebebi, her fiil için ayrı ceza kesilmesiydi. Son kanun, bunu da engelledi.
Bu vesileyle, Türk Ceza Kanunu'nun 220. maddesinde yer alan, "suç işlemek için örgüt kurma" eylemine de gelmek istiyorum. Çünkü şikeden dolayı hapishanede bulunanlar, örgüt suçlusu olarak, özel yetkili mahkemede yargılanıyor. Oysa örgütlü suç, aslında, özel yetkili mahkemelerin kapsamında değil; asliye cezalık bir suç. Sadece, 1) Uyuşturucu imali ve ticareti 2) Haksız ekonomik çıkar sağlamak amacıyla kurulmuş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde, cebir ve tehdit uygulayarak işlenen suçlar özel yetkili mahkemelerin yetki sahası içinde. (Ceza Muhakemesi Kanunu madde 250)
"Örgütlü suç" diyebilmek için, en az 3 kişi, hiyerarşik bir yapı, süreklilik şartları aranıyor. Sanıkların, aralarında önceden anlaşıp, iş bölümü ve hiyerarşik yapı içerisinde, süreklilik gösterecek planlı bir ortaklık ve paylaşım anlayışıyla, belirlenmemiş sayıdaki suçları işlemek amacı etrafında birleşmeleri lâzım. Burada bir "tehlike suçu" söz konusu. Bir başka ifadeyle, ceza hukukundaki genel ilkeye bir istisna getirmek suretiyle, hazırlık hareketleri de, cezalandırılmaktadır. Örgütlü suçu, "basit birleşmeden" ayıran, devamlılık ve birden fazla suç için bir araya gelmektir. Tek bir suç işlenirse, bu fiil, Türk Ceza Kanunu'nun 220. maddesi kapsamına girmiyor.
Dikkat edilecek bir başka husus da şu: Örgüt üyeleri arasında, hiyerarşik bir yapının bulunması gerektiğinden söz ettim. Ama kamu görevlileri bu suçu işlemekte ise ve aralarında zaten bir yasal ilişki varsa, o takdirde, "suç işlemek amacıyla oluşturulmuş örgütten" söz edilemez. Ancak, kamu kurumu bünyesinde görev yapan kişiler arasında yasalarla belirlenmişin dışında hiyerarşik bir yapılanma meydana gelmişse, o zaman, konu, TCK 220 kapsamına giriyor.

***
Şimdi bu bilgiler ışığında cezaevindeki kulüp yöneticilerinin durumunu inceleyelim:
Meselâ Aziz Yıldırım'ı ele alalım: Savcı Mehmet Berk, Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun çıkmadan önce yapılan şike ve verilen teşvik primlerini "nitelikli dolandırıcılık" kapsamına aldı. Ayrıca, Aziz Yıldırım'ın suç işlemek üzere örgüt oluşturduğu ileri sürülüyor ve kendisi de, bu örgütün başı olarak takdim ediliyor. İddianamede, Yıldırım'ın, tehdit, şantaj ve baskı yaptığı belirtilerek, konu, özel yetkili mahkemenin alanı içinde tutuluyor.
Örgüt için hiyerarşik bir yapının gerektiğini belirttim. Kamu görevlileri arasında mevcut olan yasal ilişkinin, bir hiyerarşik yapı teşkil etmediğine de dikkat çektim. Aynı ilkenin, futbol yönetimi için de uygulanması gerekmez mi? Aziz Yıldırım, yönetimdeki kişilerle işbirliği yaparak şike olaylarını tanzim etmiş. Zaten aralarında yasadan, tüzükten kaynaklanan bir hiyerarşi mevcut. Suç işlemek için bir araya gelmemişler ki! Yönetime seçildikleri için bir araya gelmişler, sonra da takımlarını kazandırmak için suç işlemişler. İzmir'deki yolsuzluk operasyonu için de aynı şeyi söyleyebiliriz. Maalesef Türkiye'de, Türk Ceza Kanunu'nun 220. maddesi olur olmaz uygulanıyor ve özel yetkili mahkemeler devreye sokuluyor. Halbuki tekrar edelim: Özel yetkili mahkemelerin devreye girebilmesi için, söz konusu örgütün cebir ve tehdit uygulayarak suç işlemesi ve yasal hiyerarşik yapının haricinde bir örgütün kurulmuş olması gerekiyor. Asliye cezalık suçlar özel yetkili mahkemelere gönderilince, olağanüstü uygulamalarla karşılaşıyoruz. Asıl kıyamet bundan kopuyor.

Türkiye'de, 3 kişinin bir araya geldiği her eylem, örgütlü suç kapsamında değerlendirilmekle kalmıyor, "cebir ve tehdit" uygulandığından bahisle, dosyalar özel yetkili mahkemelerin yargısına teslim ediliyor. Sorun buradan doğuyor.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA