Kemal Kılıçdaroğlu, Bursa'da bir gazeteciye, bazı Ergenekon sanıklarını partisine alarak milletvekili yapabileceğini söyledi; sonra da bu sözleri inkâr etti. Olayın nasıl cereyan ettiğini, soruyu soran Kent gazetesi yazarı Yusuf Kotaman'dan okuyalım:
"CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile parti otobüsünde konuşabildim. Aynen şunu sordum kendisine: 'Silivri zindanlarında yatan gazeteci meslektaşlarımız Tuncay Özkan, Mustafa Balbay ve Prof. Mehmet Haberal'ı, genel seçimlerde kontenjan milletvekili olarak düşünüyor musunuz?'
Yanıtı yalın ve netti: 'Listeler açıklandığında göreceksiniz.'
'Bunu olumlu olarak düşünebilir miyim?' dedim.
'Öyle olmasa sorunuza hemen hayır derdim' diyerek noktayı koydu.
Bu konuşmadan çıkardığımız sonuç şöyle: Kılıçdaroğlu, Silivri'de tutuklu bulunan bu 3 ismi en az bizim kadar düşünüyor."
***
Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuyu yalanlaması üzerine Kotaman, onun yalanlamasını yalanlayan bir yazı kaleme aldı.
"Bir şey öğrendim. Demek ki, Sayın Kılıçdaroğlu da olsa, konuşurken yanımızda ses kayıt cihazı bulunduracakmışız. Birine güvenelim dedik, onda da yanıldık."
Konuşmaya şahit olan gazeteci Mustafa Özdal da, Bursa Hâkimiyet gazetesinde Kotaman'ı kelimesi kelimesine doğruladı ve bu diyaloga CHP İl Başkanı Gürhan Akdoğan'ın da tanık olduğunu yazdı.
***
Kılıçdaroğlu'nun U dönüşlerini çok iyi bilen biri sıfatıyla, gazetecilere inanıyorum. Köşk'e çıkma konusunda dahi parti yönetiminde müşterek karar alıp, sonra da bu konuda açıklama yapan Kılıçdaroğlu değil miydi? Bizzat Önder Sav, Kılıçdaroğlu'nun, grup başkanvekili Muharrem İnce'yi yalnız bıraktığını söylemedi mi?
CHP, Tuncay Özkan'ı ya da Mustafa Balbay'ı pekâlâ milletvekili adayı gösterebilir. Çünkü içlerinde Kılıçdaroğlu'nun da bulunduğu birçok CHP'li, Ergenekon davasını, muhalifleri susturmak için etkili bir yöntem olarak değerlendiriyor. Kılıçdaroğlu, sık sık
"Silivri'deki aydınlara" selâm göndermiyor mu:
"Demokrasi dediler, demokrasiyi ipotek ettiler, hukuk dediler masum insanları içeri attılar." (Genel Başkan olduğu gün yaptığı konuşma);
"Adı konmamış bir sıkıyönetim var Türkiye'de. Silivri, iktidara direnenlerin gittiği yerdir." (Şeker Bayramı'nda miting konuşması)
Bu sözleri sarf eden kişi, Ergenekon sanıklarını pekâlâ milletvekili adayı olarakgösterebilir.