Anayasa Mahkemesi, CHP'nin iptal talebinin çok küçük bir bölümünü kabul etti. Hem Anayasa Mahkemesi'ne, hem de Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na üye seçiminde bir değişikliğe gidilmişti. Diyelim ki, Anayasa Mahkemesi'ne Yargıtay 3 aday gönderiyordu. Evvelce Yargıtay üyeleri, her boş yer için 3 isim yazıyordu. Yeni düzenlemeyle, herkesin tek bir isim yazması kararlaştırılmıştı.
Sözgelimi, alt kademe mahkemelerin hâkim ve savcıları, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nda 7 kişiyle temsil edilecekti. Anayasa, her bir hâkim ve savcının sadece bir adayın ismini yazmasını öngörmüştü. Böylece, en çok oy alan 7 kişi seçilmiş sayılacaktı. İptal kararından sonra, hem Anayasa Mahkemesi'ne, hem de Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na, her boş yer için tek aday değil, birden fazla aday gösterilecek.
Anayasa Mahkemesi'nin "şekilden" yola çıkarak "esasa" girmesini eleştiriyoruz ama konuyu az bir hasarla atlattığımızı da söyleyebiliriz. Çünkü her boş yer için gösterilecek aday sayısına ilişkin hükmün haricinde, Anayasa Mahkemesi'nin ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun yapısındaki değişiklik olduğu gibi muhafaza edildi. Bu durumda, erken seçim beklentileri de rafa kalktı.
CHP, Anayasa Mahkemesi'nin ve HSYK'nın yapısının yeni şeklinin hukuk devleti ilkesine aykırı olduğunu ileri sürüyordu. Anayasa Mahkemesi, bu iddiayı kabul etmedi. Halkın önüne gelecek paket, bu şekilde Anayasa Mahkemesi'nden de "hukuka uygundur" vizesi almış oldu; referandumda, AK Parti'nin eli güçlendi. Bu işten Tayyip Erdoğan kazançlı çıktı. Çünkü kısmen iptale rağmen, CHP referandumda "hayır" ı savunmaya devam edecek. Görünüşte MHP ve BDP de ona katılacak. Referandumdaki "evet" oyları, bu suretle AK Parti'nin hanesine yazılacak.