5 aylık
Baba: Ne kadar da güzel. Şimdi bu küçücük şey benim kızım mı?
Kızı: Bu gözlerini benden hiç ayırmayan adam babam olsa gerek.
5 yaşında
Baba: Prensesim benim, güzel kızım. Söyle bakalım baban sana ne alsın?
Kızı: En çok babamı seviyorum. Babam, niye annemle uyuyor? Hep benimle uyusun, başkasını sevmesin.
10 yaşında
Baba: Gittikçe yaramaz oluyor, kime çekti bu kız?
Kızı: Ben babama âşığım. Büyüyünce babam gibi erkekle evleneceğim.
15 yaşında
Baba: Ne kadar çabuk büyüdü. Eve de gittikçe geç kalmaya başladı; bu gidişle başına kötü bir şey gelecek. Sanırım daha sert konuşmalıyım.
Kızı: Babam yüzünden arkadaşlarımla istediğim kadar vakit geçiremiyorum. Bana baskı uygulamasından nefret ediyorum. Ne zaman özgür olacağım?
25 yaşında
Baba: İşte evleniyor. Şimdi bir de kocası var. Prensesim beni terk ediyor.
Kızı: Böyle bir günde bile o mutsuz ifadeyi takınmasının ne lüzumu var ki? Biliyorum, onu bir türlü içine sindiremedi.
30 yaşında
Baba: Çok az görüşüyoruz. Torunlarımı da özlüyorum.
Kızı: Babamları da çok ihmal ediyorum galiba. Yine telefonda üzgün geldi sesi.
40 yaşında
Baba: Kızım, benim entelektüel düzeyimi yeterli bulmuyor. Ona göre çağın gerisinde düşünüyormuşum. Oysa küçükken derslerine hep ben yardım ederdim.
Kızı: Babam giderek daha da çocuk gibi davranıyor. Sürekli bir şeylerden yakınıyor.
50 yaşında
Baba: Dünyada mutlu kal kızım!
Kızı: Seni çok özleyeceğim ve arayacağım babacığım. Şimdi ben kime danışacağım, kim yardım edecek bana? Hep yanımda olduğunu hissettir! Sensiz nasıl yaşayacağım?
55 yaşında
Kadın: Gideli, seni daha iyi anlıyorum babacığım. Keşke seni hiç üzmeseydim demeyeceğim, çünkü "keşke"lerin hiçbir şeyi değiştiremeyeceğini biliyorum. Seni kaybettikten birkaç ay sonra bir oğlum oldu. Sana olan sevgimi oğluma verdim. Onda seni yaşıyorum, rahat uyu babacığım. Kızın...