Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin yaptığı anayasa değişiklikleri, referandum öncesi Anayasa Mahkemesi'nin önünde. Esasa girilip girilmeyeceği tartışma konusu. Daha doğrusu, Mahkeme, yetkisini genişleterek, şekilden inceleme yaparken, anayasa tadilini esas yönünden de ele alacak gibi görünüyor.
Özellikle referanduma gidileceği için, halkın kararından önce Anayasa Mahkemesi'nin bu işe el atması, çeşitli çevrelerde yoğun bir biçimde eleştiriliyor.
1) Yürürlüğü durdurma ihtimali karşısında, Anayasa Mahkemesi'nin böyle bir karar veremeyeceği, çünkü halkın onayı olmadan anayasa değişikliğinin yürürlüğe girmediği belirtiliyor.
2) Fulya Kantarcıoğlu'nun telefon konuşmalarına göre, yürürlüğü durdurma kararı alınırsa, salt çoğunluk mu, yoksa nitelikli çoğunluk mu aranacak tartışması var. Oysa Anayasa Mahkemesi'nin içtihadına bakılırsa, nihai karar 7'ye 4 verilirse, o kararı etkileyen bütün ara karar ve değerlendirmeler de aynı nisapla yapılmalı. Anayasa Mahkemesi, AK Parti hakkındaki kapatma davasını görüşürken, delillerin nitelikli çoğunlukla kabulü ya da reddedilmesi yönündeki görüşü benimsemişti. Parti kapatmak için 7 üyenin onayı icap ettiğine göre, bu kararı etkileyecek diğer hususlarda da aynı nisap gözetilmeliydi.
Demek, ister yürürlüğü durdurma, ister iptal kararı olsun, anayasanın 148. maddesine göre, 7'ye 4'lük bir çoğunluk lâzım.
3) Üçüncü olarak da şunu söyleyeceğim: Yapılan değişiklikleri hukuk devleti ilkesine aykırı bulmak tamamen keyfi bir davranıştır. Kaldı ki, asli irade (millet iradesi) devreye girmişken, asıl, bunu engelleyecek davranışlar hukuk devleti ilkesine aykırıdır. Fransa örneğinde görüldüğü gibi.