Deniz Baykal'ın konuşması gazetelere yansıdı. Talimat veriyor: "Hareke geçin" Anayasa Mahkemesi üyelerinin oylarını öğrenmek ve mümkünse etkilemek istiyor. Bir bakıyorsunuz Anayasa Mahkemesi üyesi Fulya Kantarcıoğlu devrede. Onun verdiği bilgilerden, kararın henüz ortada olduğu anlaşılıyor.
2001'de gerçekleştirilen anayasa tadilinde, tıpkı parti kapatma gibi, anayasa değişikliklerinde de, kararın nitelikli çoğunlukla, yani 7'ye 4 alınacağı belirtiliyor. Kantarcıoğlu'ndan öğrenilmek istenilen konu, acaba yürürlüğü durdurma kararında da bu çoğunluk gerekli mi?
Kantarcıoğlu "Bilemem" diyor ve itiraf ediyor: "Anayasada yürürlüğü durdurmak için özel bir hüküm yok. Biz, bunu içtihatla uygulamaya soktuk. Yürürlüğü durdurma kararı verilecekse, bunu gene aramızda tartışacağız. Türbanla ilgili esas kararı verdikten sonra, karar yayınlanıncaya kadar, yürütmeyi durdurmaya gittiğimiz için, bu hususu hiç tartışmamışız; oy birliğiyle durdurmuşuz. Esas kararı vermeden yürütmeyi durdurmaya yönelik nitelikli çoğunluk aranır mı, aranmaz mı, bunu bilemiyoruz... Ama, konunun özü ortaya çıkınca niçin yürürlüğü durdurma verilsin, esasa gireriz."
Anlaşılıyor ki, esasa girilirse, 7 üyenin oyu gerekli. Esasa girmeden yürürlüğü durdurma verilirse, bir ihtimal, 6-5 ile istedikleri sonuca ulaşabilecekler. Ama, salt çoğunluğun (6 oyun) yetip yetmeyeceği de ayrıca müzakere edilecek. Belki Sabih Kanadoğlu'na danışırlar... Ne dersiniz? Daha önce Anayasa Mahkemesi üyelerinden Osman Paksüt'ün eşi Ferda Hanım'ın nasıl bir ilişkiler ağının ortasında olduğu ortaya çıkmıştı. Ergenekon sanığı Turan Çömez ile yakın münasebetini kastediyorum. Bu defa da, Kantarcıoğlu döküldü. Oyunun rengini şimdiden söyleyeyim: Mahkemede diyecek ki, "Düzenleme, hukuk devleti ilkesine aykırıdır, esasa girelim ve esastan iptal edelim"
7 kişiden 2'sinin oyu biliniyor. Birisi Osman Paksüt, diğeri Fulya Kantarcıoğlu.
Şimdi soruyorum: İktidar, bu yozlaşmış yapıyı değiştirmek istemekte haksız mı?