Tayyip Erdoğan, grup toplantısında, "sivil darbe" iddialarına cevap verdi. Dikkat ederseniz, bir süredir -belki de askeri darbelerin olumsuz birikimini dengelemek amacıyla- "sivil darbeden" söz ediliyor. Bu iddiaya mesnet teşkil etmek üzere, Yürütme Organı'nın hem Yasama'yı, hem de Yargı'yı kontrol altında tuttuğu ileri sürülüyor. "Yargı iktidarın denetimi altında" diyenler, herhalde Anayasa Mahkemesi'nin 367 meselesindeki tutumunu, anayasa değişikliğini esastan incelemesini ve AK Parti'nin, "laiklik karşıtı" olduğunu ilân eden kararını hatırlayamıyor. Ya da, Danıştay'ın, YÖK'ün katsayı düzenlemesini nasıl askıya aldığını.
Yürütme'nin Yargı'yı ele geçirmek istediği savı, birkaç olayla açıklanıyor:
1) Bazı hâkim ve savcıların dinlenilmesi.
2) Yargıtay'ın dinlenilmesi.
3) Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun, Adalet Bakanı ve müsteşarı engellediği için, Yargıtay üyelerini bir türlü atayamaması.
İddialar bunlar. Ya cevapları:
1) Ergenekon sanığı emekli albay Levent Göktaş'ın bürosunda ele geçen DVD'de ve bazı belgelerde isimleri bulunduğu için, 56 hâkim ve savcı, Ergenekon savcılarının talebi üzerine dinlemeye alındı.
2) Yargıtay santrali dinlenmedi. Nitekim bu konuda açıklamalar yapacağını söyleyen CHP milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, gerçeği öğrendiği için, iddiasını devam ettiremedi.
3) Hükûmet, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) üyelerinin, sadece Yargıtay, Danıştay ve cumhurbaşkanınca seçilmesi ilkesini değiştirerek, seçimde, daha farklı organları devreye sokmak istiyor. Ayrıca, HSYK üyelerinin, sadece Yargıtay ve Danıştay üyeleri arasından değil, birinci sınıfa ayrılmış bütün hâkim ve savcılar arasından seçilmesini sağlayacak bir reform hazırlığında. Reform gerçekleştikten sonra, Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ve Teftiş Heyeti de HSYK'ya bağlanacak.