Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SAİT GÜRSOY

Uzman öğreticiler MEB'e sesleniyor

Geçtiğimiz günlerde bana gelen onlarca gence ait mail ve telefonun elçisi olarak MEB'in kapısını çalıyorum. Özel okul, dershane ve kurslarda çalışan, ancak formasyonu olmadığı için asaleten atanamayan uzman öğreticilere yönelik Pedagojik Formasyon Kursu açılması isteniyor.
Bu istek bence de doğru. Fen, Edebiyat ve Fen-Edebiyat ve diğer fakültelerden mezun olup öğretmen formasyon belgesi veya ortaöğretim alan öğretmenliği tezsiz yüksek lisans programını tamamlama belgesi bulunmayanlar, özel öğretim kurumlarında "uzman öğretici" olarak çalışıyor. Bu uzman öğreticilere "Öğretmenlik mesleğine hazırlık; genel kültür, özel alan eğitimi ve Pedagojik Formasyon ile sağlanır" kuralından dolayı Pedagojik Formasyon Kursu düzenlenmeli.
Kurslara; Fen, Edebiyat ve Fen-Edebiyat ve diğer fakültelerden mezun olup, valilikçe çalışma izni verilen ve asıl görevi halen özel öğretim kurumlarında olan uzman öğreticiler katılmalı. Hatta ülkemizin AB kriterlerine ulaşabilmesi için gençlerimizin yalnızca okulda değil, evde de eğitime ihtiyacı var. Mesleği öğretmenlik olmayan lisans mezunu insanlarımız da bu tür Pedogojik Formasyon Kursu'na katılıp, çevresiyle daha mantıklı bir diyolog kurabilir. Kursiyerler eğitimle, yemek, barınma ve diğer masraflarını kendileri karşılamalı. Kursiyerden kurs başlangıcında yaklaşık bin YTL alınabilir.
Kurs merkezleri Eğitim Fakülteleri'nin bulunduğu bölgelerde olmak üzere müracaatçı sayısı ve yoğunluğuna göre belirlenebilir... Başvuruların fazla olması halinde, görev süresi esas alınarak sıralama yapılabilir. İnsanlarımızın özellikle mesleki açıdan ihtiyaçları olduğu bu tür kurslar 2009 yazında açılabilir. MEB'in böyle bir girişimiyle yaklaşık 20 bin uzman öğreticiye, gerçek öğretmenlik yolu açılacak. Ayrıca gelecek kaygısı yaşayan insanlarımızın bir kez daha yanında yer almış olacak. Bu istek gerçekleşirse, onlar çok mutlu olacak.

MEB ve YÖK işbirliği
Bu tür bir girişim 2006'da olmuştu. O zaman insanlarımız çok sevinmişti. Ancak o dönemdeki YÖK'ün itirazıyla sevinçleri kursaklarında kalmıştı. Anayasa'nın 130 ve 131. maddeleri ile 2547 sayılı Yükseköğretim Yasası'nın 43. maddesine göre, öğretmen yetiştirmeye yönelik plan ve programların hazırlanması ve öğretmen yetiştirme yetkisinin, yalnızca YÖK'e ait olduğu açıklanmıştı. Bunun sonucu, hukuki dayanağı bulunmayan bu uygulamanın, YÖK'çe yargıya intikal ettirileceği de belirtilmişti.
MEB ise söz konusu kursun hizmet içi eğitim niteliğinde olduğunu belirtmiş ve o zaman şöyle bir açıklama yapmıştı. "MEB, anayasa ve yasalardan alınmayan hiçbir yetkiyi kullanmamaktadır. Çeşitli sebeplerden öğretmenliğe hazırlık eğitimlerinden geçmemiş özel öğretim kurumlarında halen "uzman öğreticilik" görevi üstlenmiş kişiler, 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'nun 45. maddesine göre öğretmenliğe hazırlık eğitimine tabi tutulacaktır. MEB yeni bir ön lisans, lisans veya yüksek lisans diploması verecek şekilde bir eğitim vermeye talip değildir.
Sadece özel öğretim kurumlarında "uzman öğretici" olarak çalışan personeline yönelik, tıpkı diğer hizmet içi faaliyetlerinde olduğu gibi akademisyenlerden de yararlanarak, bir hizmet içi eğitim faaliyeti yapacaktır. Bu da YÖK'ün iznine tabi değildir."
İşte 2006'da insanlarımızı lüzumsuz yere geren bir MEB-YÖK çekişmesi. Şimdi köprünün altından çok sular geçti. Toplumsal sıkıntılarımızın hafiflemesi ve insanlarımızın önünün açılması için, bu iki değerli kurumumuzun birbirlerini destekleyeceklerine inanıyorum. Lütfen, insanlarımızın bu isteğine kulak verin.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA