VOB'u (Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası) İzmir'den İstanbul'a taşımak isteyen aktörlerin en önemlisi olan İMKB'nin Başkanı İbrahim Turhan, dün aynı zamanda İzmirli kimliğiyle ve İzmir Ticaret Borsası'nın 120. yılı onuruna düzenlenen Borsa Söyleşileri kapsamında, İzmirliler'in karşısındaydı.
Genç, başarılı bir İzmirli, elbette niteliklerinden, bulunduğu konumdan, samimiyetle onur duyacağımız bir hemşerimiz. Ama aynı hemşerimiz, "VOB'u İstanbullulaştırma" fikrine sahip çıkanlardan; bu nedenle, İzmirliler'in medeni, nazik tepkisiyle karşı karşıya. Konu hassas.
***
Dünkü toplantıda İzmir Ticaret Borsası ile Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, VOB'un sahipliği ve merkezi konusunda yapılan tartışmaların, artık son bulması gerektiğini belirtirken, ortaya çok doğru bir yaklaşım koydu.
Kestelli, daha büyük bir Türkiye için; VOB'u ve İMKB'yi birlikte büyütme çağrısında bulundu; VOB'u İzmir'den almaya çalışmanın, İzmir'e ve Türkiye'ye haksızlık olacağını vurguladı. Bürokrasinin VOB'un önüne taş koyduğunu belirten Kestelli'nin
"VOB, İMKB'nin; İzmir İstanbul'un alternatifi değildir" sözleri, kanımca çok önemliydi. VOB 2005 yılında İzmir'de kurulduğunda; bu ülkede türev ürünler piyasasının hacmi sıfırdı. VOB'un 440 milyar liralık işlem hacmi ile dünyanın en önemli türev borsalarından biri haline gelmesi, kısa süre için ciddi bir başarı hikayesi.
***
Bu başarı hikayesini neden yarıda bırakalım. Bu hikayeden Işınsu Kestelli'nin dediği gibi, herkes kazandı, Türkiye kazandı. Sonuçta İzmir'de kurulan VOB; Türkiye'nin hem ilk, hem de tek vadeli işlem ve opsiyon borsası. Bu nedenle artık İzmir'in moralini bozan tartışmalar bitmeli; işbirliği ve birlikte gelişim konusunda, daha sağduyulu adım atılmalı. Dün İMKB Başkanı İbrahim Turhan'ın, nitelikli konuşmasının VOB bölümü ise bu konuda uzman olmasam da, doğrusu beni çok mutlu etmedi. Neyse ki İMKB Başkanı Turhan'ın VOB ile İMKB birleşmesini evliliğe benzetmesi ve
"VOB evde kalmasın" demesi karşısında araya giren İzmir Kalkınma Ajansı Kalkınma Kurulu Başkanı Kemal Çolakoğlu'nun
"İMKB'yi gelin alacağız demek ki" sözleri herkesi güldürdü. Sonuçta, bir kurumun günümüz dünyasında fiziki anlamda nerede şekilleneceği tek başına belirleyici bir kıstas değil. İzmir, elbette İstanbul'un finans merkezi hedefini doğru algılıyor, bu karara saygıyla yaklaşıyor. Ama sonuçta tüm bu yaklaşımların toplamı, bir yerde doğan, gelişen, büyüyen özel kurumları ille de İstanbul'a taşımayı gerektirmiyor.
***
Bu konuda daha önce de örnekler verdik. İzmir'de kalarak, hem VOB hem de İMKB, birlikte farklı bir sinerjiyle büyümelerini hızla sürdürebilirler. Konunun sorun olarak görülen kısmına da, olgun müzakere süreciyle, ortak akıl ışığında çözüm bulunabilir. Ama bu çözüm, IMKB'nin VOB'u kendi bünyesinde eritmesi, hızla büyüyen VOB'un da acilen sahipliği şeklinde olmamalı.
Belki de İzmirliler bu konuyu, Başbakan Erdoğan'a götürerek, onun sağduyusuna emanet etmeli.
İzmir'in ve İzmirli kurumların, medyadan, tüm odalara kadar, VOB konusunda kenetlendiğini görüyoruz. Siyasetten arındırılmış, tamamen kentsel çıkara odaklanmış bu dayanışma tablosu, müzakere sürecinde, tahmin ediyorum VOB'u İstanbul'a taşımak isteyenleri geriletecektir.