Çifte kurultay sürecinde "olup biteni, yazılıp söyleneni" biliyorsunuz.
Biri dedi ki "siz kimsiniz?"
Öteki yanıt verdi:
- Asıl siz kimsiniz?.. Biz evsahibiyiz, siz kiracısınız.
Madem ortada bir "mülkiyet sorunu" var, öyleyse "konunun anlam ve önemine yakışır" bir hikâye anlatalım.
"Hikâye" dediysek sözün gelişi.
Zira "olay" aynen yaşandı.
***
İhtilal oldu... 12 Eylül 1980... Sonra partiler kapatıldı.
Partilerin malı mülkü "hazineye geçti."
Adalet Partisi'nin genel merkezi "YÖK'e tahsis edildi."
YÖK'ün ilk başkanı Prof. İhsan Doğramacı da gitti, "Süleyman Demirel'in odasına yerleşti."
***
Derken... Demirel'in
"danışmanı" Turgut Yılmaz Güven, Prof. Doğramacı'yı ziyaret etti:
- Hocam... Oturduğunuz koltuk, Sayın Demirel'in şahsi malı... İşte faturası... İzninizle koltuğu almaya geldim.
- Yaaa... Bunu bilmiyordum... Buyrun, koltuğu alıp götürün... Sayın Demirel'e selam ve saygılarımı söyleyin.
Kıssadan hisse...
Bugün
"mülk benim, Kılıçdaroğlu kiracı" demeyeceksin, daha önceden
"partinin tapusunu kendi üstüne almayı" akıl edeceksin.
