Hakem, maçın "başlama düdüğünü" çalar ve...
Tribünler de "slogana" başlar:
"Bu maçı alacağız başka yolu yok."
Anayasa değişikliği de "futbol maçına" döndü.
Seyirci "ikiye bölündü."
Tribünden ses yükseliyor:
- Anayasa değişecek, başka yolu yok.
Karşı tribün:
- Değişmeyecek de değişmeyecek, başka yolu yok.
***
"Konu" henüz TBMM Genel Kurulu'na inmedi.
"Anayasa Komisyonu'nda bile" görüşülmedi.
Hatta...
TBMM Başkanlığı'na Anayasa değişikliğiyle ilgili bir
"kanun teklifi" verilmedi.
Ama şimdiden
"ortalık toz duman."
Ya bir de
"konu Meclis'e gelince olacakları düşünün."
***
Ya
"uzlaşı arayışlarına... Turlarına" ne demeli?
Ziyaret eden de, edilen de biliyor ki
"düğüm Meclis'te çözülmeyecek."
"Olay" referanduma gidecek.
"Referandum tarihi bile" konuşulmaya başlandı.
***
Demektir ki
"siyasetin ipi daha da gerilecek."
"Kamplaşma, kutuplaşma" keskinleşecek.
"Kavgada yumruk sayılmaz" misali, siyasette de
"ağıza alınmayacak sözler" edilecek.
***
Sahi Anayasa değiştirmenin
"başka yolu" yok mu?
Aklımıza Şemsi Belli'nin
"Anayaso" şiiri geliyor.
"Hasso" oturuyor,
"Hökümet Baba"ya mektup yazıyor:
"Yerin yurdun, adresin bilmirem Angara'da: Anayasso!
Ellerinden öpiy Hasso Yap bize bir iltimaso
Bu işin mümkini yoh mi hooy baboov?