"Benim misyonum dünden devraldığım markayı, yarınlara taşımak" diye söze başladı "üçüncü kuşak" Engin Tuncer.
"Marka" diyor, başka şey söylemiyor. - Türkiye'de marka olmak zordu... Dedem, babam başardı... Ben de dünya markası olmayı başarmak zorundaydım.
***
Türkiye'deki kolonya pazarının "yüzde 16'sı" Eyüp Sabri Tuncer markasına aitmiş.
- Ya geri kalan yüzde 84?
Engin Tuncer: - Duru, Selin var... Başka markalar var... Fakat size çok acı bir şey söyleyeceğim. Pazarın yüzde 50'si "kayıt dışı sektör"de... "Merdiven altı üretim" deniliyor... Faturasız, evraksız, vergisiz, sigortasız... Günah... Dededen öyle gördüm, babadan öyle öğrendim, sigortasız işçi çalıştırmak günah... Vergi kaçırmak günah.
Vedalaşırken Engin Tuncer'e "aman işe devam... Fabrikayı dördüncü kuşağa bırakmalısınız" diyoruz. Gülüyor:
- Aslında üçüncü kuşak daha kalabalık olabilirdi... Ama ailede herkes başka işe yöneldi... Ben burada nöbet tutuyorum.