Ankara'ya yabancı heyetin biri geliyor, diğeri gidiyor... Ankara'ya gelen yabancılar TBMM'ye de uğruyorlar... TBMM'ye uğrayanlar, İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış'la da konuşuyorlar.
Örneğin İsveç heyeti.
Örneğin Claudia Roth ve arkadaşları.
Örneğin Alman öğretmenler.
Mehmet Elkatmış'a takıldık:
- Maşallah gelen gideniniz çok.
"Sormayın Allah aşkına" diye söylendi:
- Odaya her giren aynı şeyi soruyor.
- Neyi?
- Şu meşhur raporu.
- Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu Raporu'nu mu?
- Evet de... Başbakan'la, Başbakanlık'la ilgisi yok.
***
Mehmet Elkatmış:
- Avrupa "Türkiye'de artık yaygın ve sistemli işkence yok" diyor... Ama bizim içimizde birileri "vardır" diye rapor yazıyor... Ayıptır, günahtır.
***
Bu kurulun, böyle bir rapor hazırladığı, önceden Elkatmış'ın kulağına gelmiş.
O da hemen kurul başkanı Prof. İbrahim Kaboğlu'nu aramış:
- Hocam, bir rapor yazıldığı, içinde uygunsuz bazı ifadelerin bulunduğu haberini aldım... Türkiye'de yaygın ve sistemli işkence var diye... Ve daha başka pek çok doğru olmayan iddia.
Kaboğlu da, Elkatmış'a şu yanıtı vermiş:
- Hayır, böyle bir rapor yok... Bir taslak üzerinde çalışılıyor... Sözünü ettiğiniz hususlar kesinlikle yok.
- Aman hocam, şu kritik dönemde böyle bir rapor ülkeye zarar verir.
- Yok... Rapor falan yok. "Gerisini" dün Elkatmış şöyle anlattı:
- Ya ertesi gündü ya da iki gün sonra... Rapor açıklandı... Böyle şey nasıl olabilir?
***
"Nasıl" diye sorduk:
- Kurul başkanının size yalan söylediğini mi düşünüyorsunuz?
- Demek iş oldu bittiye getirildi.
***
Mehmet Elkatmış:
- Tarafsız düzgün bir rapor yazılsın... İşkence varsa, o da yazılsın... Gerçeklerin ortaya çıkmasından gocunmayız... Ama yalan yazmanın alemi var mı?.. Bu işte iyi niyet yok... İdeolojik tavır var... Durduk yerde ülkemizi, dünyaya rezil ettiler.
***
Elkatmış "çok üzgünüm" diye devam etti:
- Gelen bunu soruyor, giden bunu soruyor.
- Siz ne yanıt veriyorsunuz?
- Buyrun, yabancı heyetlerle görüşürken, odamda siz de olun, dinleyin.
İşte Elkatmış'ın yabancılara söyledikleri:
- Doğru değil... Zaten komisyon toplantısına katılım düşük... Kendi aralarında da bir görüş birliği yok... Üyelerin çoğu böyle bir rapordan haberlerinin olmadığını söylüyorlar.
***
"İyi de" dedik:
- Bu raporu kim yazdı, neden yazdı, önünde, arkasında ne var?
Elkatmış:
- Amaç, kendilerini ispat etme arzusu... Hangi öneriyi yapmışlar, hangi proje üzerinde çalışmışlar?.. Böyle bir şey yok... Sadece, biz de varlığımızı ispat edelim duygusu var.
***
Elkatmış'la konuştuktan sonra, TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Köksal Toptan'ı gördük.
Onun da "geleni, gideni" çok.
"Elkatmış'a gelenler meşhur raporu soruyorlar" diyecek olduk.
Köksal beyin tepkisi:
- Öyle bir süreçten geçiyoruz ki herkesin ağzından çıkan söze dikkat etmesi şart... Bu rapor tam bir şanssızlık.
***
Raporun üzerinden "günler" geçti.
Ama dün gördük ki çok kişi hala "kuyuya atılan taşı çıkarmaya çalışıyor."