Gazetede 29 temmuz tarihinde iç sayfadan Tarihi Katlettiler başlığı altında, Erhan Öztürk imzasıyla, sunulan haberin spotunda şöyle deniyor:
"Cihangir'de deniz manzaralı bir apartman yaptırmak isteyen Yunan işadamı ile Türk eşi, 8 asırlık surlarla Bizans hamamını göz göre göre yıktırdı."
Habere göre, gelişme şöyle: Cihangir Kumrulu Sokak'taki arsada bina yapmak için çalışmalara başlanmış. İnşaat işlemlerini Yunan gazeteci Alkis Courcoulas ve eşi takip etmiş. İnşaat işlemleri esnasında "800 yıllık" diye nitelenen surlar yıkılmış, daha sonra "Bizans döneminden kalma hamam" da yıkılmış, bir dizi şikâyet olmuş, bitişikteki apartmanda oturan "İngiliz gazeteci" Claire Berlinski yaşananlar üzerine harekete geçmiş, Kültür Bakanı'na mektup yazmış.
Haber, Berlinski ile yapılan bir mülakata ve Beyoğlu Belediyesi'nin izinlerle ilgili yazılı açıklaması üzerine kurgulanmış.
Bu iddialı haber, bazı şikâyet ve tartışmalara yol açtı.
Metinde adı geçen Alkis Courcoulas Okur Temsilcisi'ne başvurdu.
Yine adı geçen Sargın İnşaat genel müdürü de gazeteyi ziyaret etti, "görüşümüze yer verilmedi" diye yakındı.
Alkis Courcoulas, yazılı şikâyetinde, "Gördüğüm kadarıyla, haberde doğru olan bir şey yok" diyor.
Courcoulas'ın "hatalar" diye nitelediği noktalar şunlar:
Cihangir'de Bizans dönemine ait bir kalıntı yoktur. Bunu Arkeoloji Müzesi, ayrıca Bizans uzmanları da teyit etmektedir.
Orada ne Bizans, ne de Osmanlı dönemine ait kalıntı tahrip edilmiştir.
Yetkili makamlara tahribat olduğuna dair herhangi bir başvuru olmamıştır.
Claire Berlinski Kültür Bakanı'na mektup yazmadı.
First Post sitesinde Berlinski veya başka birisi tarafından bu konuda bir şey yazılmamıştır.
Claire Berlinski İngiliz değil, Amerikalı.
Benim ve eşimin soyadları da yanlış yazılmıştır.
Courcoulas, "daha önemli başka bir konu var" diyerek ekliyor: "Böyle bir mahalle dedikodusuna 'Yunan boyutu' katılmasını anlamak mümkün değil. Benim ve eşimin adının, ayrıca 'zengin Yunan işadamı' referansının niye orada yer aldığını kavramak da..."
Courcoulas'a göre, haberdeki tek 'doğru' ayrıntı, Cihangir'de bir inşaat alanının olduğu. Belediye'ye bir yıkma veya tahribat olduğuna dair ihbar da yapılmamış.
Peki, o zaman mesele ne?
Courcoulas, bu soruya şu yanıtı veriyor:
"Belediye yetkililerinin verdiği bilgiye göre 20 Temmuz günü saat 11.50'de inşaat alanında, bitişikteki Volkan Apartmanı'nı sarsan bir kaza yaşanmış, ancak herhangi bir tehlikeye, can ve mal kaybına meydan verilmeden önlem alınmış."
"Volkan Apartmanı'nda kiracı olan Berlinski, kaza sırasında dairedeymiş, çok korkmuş ve öfkelenmiş" diye anlatıyor.
Sonuçta, Courcoulas şunu söylüyor:
Haberde ciddi maddi hatalar var.
Benim, eşimin ve Yunanlı işadamı ibaresinin haberle ilgisi yok. Bu yaklaşım ırkçılık kokuyor.
Berlinski: "Doğru da var yanlış da..."
Haberde görüşlerine yer verilen gazeteci Claire Berlinski, görüşmemizde, Alkis Courcoulas'ın iddialarının bazılarını doğruluyor. Gerçekten de Kültür ve Turizm Bakanı'na yazı yazmış (örneğini bana da gönderdi), ayrıca "kazadan" önce ilgili makamlara mahalleli tarafından çok sayıda yazı yazıldığını belirtiyor. Web sitesi First Post'a da bu konuda yazı yazdığının da altını çiziyor.
Peki, yıkıldığı öne sürülen kalıntılar Bizans dönemine mi ait?
"Bunu kesinlikle söylemek imkânsız" diye yanıtlıyor Berlinski. "Bizans'a da ait olabilir, Osmanlı'ya da. Bu konuda farklı görüşler var.
Ama tarihi bir kalıntı olduğu kesin." Israr edince, yanılmış olabileceğini de kabul ediyor.
Alessandra Ricci: "Envanterin olmaması skandaldır"
Dünyanın önde gelen Bizans uzmanlarından sayılan, Koç Üniversitesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Alessandra Ricci, habere konu olan kalıntıyı bizzat görmüş. "16 veya 17'nci yüzyıldan (Osmanlı) kalma bir banyo ve su sarnıcı kalıntısı olduğunu kesinlikle söyleyebilirim" diyor. Surların da kesinlikle Bizans dönemine ait olmadığını ekliyor.
Ama, ona göre, haber "bu haliyle" özünden sapmış. Neden?
"Bu sadece İstanbul'da değil, Türkiye'nin her yerinde her gün yaşanan bir olay türü. Bana sorarsanız, meselenin özü şudur: Türkiye'nin, özellikle de İstanbul gibi bir dünya tarihi merkezinin içindeki kültürel mirasın bir toplu envanterinin bugüne kadar çıkartılmamış olması, bunun sisteminin kurulmamış olması tam bir skandaldır. Bunu yapmadığınız sürece, önlemleri de doğru dürüst alamazsınız, yolunu bulan şu veya bu şekilde tarihi yok etmeye devam eder."
Sargın firması: "Kasıt için aptal olmak lazım"
İnşaatı üstlenen Sargın firmasının genel müdürü Hüseyin Sait Sargın, muhabirin kendisini aramayışından yakınıyor. "Bizim adımız numaralarımız ortada. Bizim de görüşümüz alınsaydı bazı şeyler daha iyi anlaşılırdı" diyor.
Sargın'a göre, söz konusu olan 17'nci yüzyıl Osmanlı dönemine ait bir yapının "çıkma" banyosu ile bir su sarnıcı veya "deposu". Surları da o dönemden kalma "yığma duvar" olarak niteliyor.
20 Temmuz günü olanları da şöyle anlatıyor: İnşaat alanında bir kalıp çalışması yapılırken alttaki yığma duvar kalıpların üzerine devriliyor. "Neyse ki mala ve cana zarar gelmedi" diyor Sargın. "Kasıtlı yıkıldı" iddialarıyla ilgili olarak da, "Bunu yapmak için ya aptal veya vandal olmak lazım. Bende bunun onaylı projeleri var, denetim altında. Böyle bir şeyi yapmanın bana kazancı ne olacak ki?" diye soruyor. Olaydan sonra hemen önlem alındığını, kalıntıların olduğu gibi korunacağını söylüyor.
Erhan Öztürk: "Sadece bir hata var"
"Haberdeki tek yanlış, inşaat alanının hemen yanında bulunan apartmanda oturan gazeteci Claire Berlinski'nin ABD yerine İngiltere vatandaşı olarak yazılmasıdır. Diğer unsurlar doğru ve eksiksizdir. Bölgenin SİT alanı olması nedeniyle 2 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'na ve Beyoğlu Belediyesi'ne değişik zamanlarda şikâyet dilekçeleri verilmiştir. Haber için inşaat mahalline gittiğimde Sargın İnşaat'ın orada bulunan yetkililerine konuyla ilgili görüşmek istediğimi belirttim ve kartvizitimi verdim. Ayrıca Atina Haber Ajansı Türkiye Temsilcisi Alkis Kurkulas'ı da arayıp not bıraktım."
"Haberden sonra 2 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu savcılığa suç duyurusunda bulunup, inşaatı durdurmuştur. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay hem koruma kurulundan, hem de Beyoğlu Belediyesi'nden konuyla ilgili bilgi istemiştir. Yine haberde Yunanistan'lı zengin bir işadamıyla evli olan Nilüfer Çağlar'ın ismini yazmamda herhangi bir kasıt yok. Ayrıca Çağlar'ın İstanbul'daki emlak işlerini Alkis Kurkulas ve eşinin yaptığını bütün Cihangir biliyor. Arsanın satışıyla ilgili bayan Kurkulas'ın emlakçıya komisyonunu vermediği iddiasını bizzat satışı yapan emlakçı söylüyor.
İstanbul'un sur içerisinde binlerce tarihi kalıntısı mevcut. Bu tarihi koruyup, envanterini çıkarmamız gerekirken, bunların üzerine beton dökülerek, apartman yapılması üzücüdür. Zaten inşaatı yapan firma sahibi de üzüntülerini dile getirip 'Kasıtlı yıkmadık, önlemleri aldık' şeklinde konuşuyor.