TURKCELL'İN TeliaSonera'ya satılmasına ilişkin haberlere cumartesi günü Sabah'ta geniş yer ayrılmıştı. Satın alma koşulları da, TeliaSonera CEO'su Anders Igel'in açıklamalarında yer almıştı.
"Çağrı Muafiyeti İstiyoruz" arabaşlığı altında Igel, "..bizim açımızdan en önemli koşul SPK'nın bizi, çağrıda bulunma konusundaki yükümlülükten muaf tutması" diyordu.
Bazı okurlar "çağrı muafiyeti" nedir, anlayamadı. Bu konuda teknik bir açıklamanın yararlı olacağına ilişkin bir sinyaldi bu.
Ortada belirsizlik kalmasın diye Ekonomi Servisi'ne "Çağrı Muafiyeti Nedir?" diye sordum. Aldığım cevap şöyle:
"Sermaye piyasası mevzuatına göre, bir şirketin çoğunluk hisseleri ya da yönetim hakkı üçüncü kişilere geçtiğinde diğer küçük ortakların bu durumdan faydalanabilmesi için alıcı şirketin küçük yatırımcılara da 'sizin hisselerinizi de alabilirim' çağrısı yapması gerekiyor. Ancak bazı durumlarda alıcı şirket bu çağrıyı yapmak istemeyip, çağrıdan muaf olma talebinde bulunabiliyor. Bu başvuruda son kararı SPK veriyor." Turkcell'de çoğunluk hisseler Çukurova Grubu'na ait. Hisselerin yüzde 16.33'ü halka açık olarak İMKB'de işlem görüyor.
TeliaSonera halka açık olan bu hisseleri satın almak istemiyor ve bu hisselerin aynı şekilde IMKB'de işlem görmesinin devamını istiyor. Bunun yolu da Sermaye Piyasası Kurulu'na (SPK) başvurmaktan geçiyor. SPK'nın verdiği izinle bu istek geçerlilik kazanıyor."