Rüzgâr sert esince iptal edilen İDO'nun feribot ve dış hat seferlerinin listelerine bakarken ve fırtınada camı kırılıp içi suyla dolan teknedeki yolcuların yaşadıklarını izlerken, biz Türklerin denizle olan mesafeli yakınlığımızı düşündüm.
Roma İmparatorluğu'nun tarihini yazan Edward Gibbon (1734-97) biz Türklerin denize olan bakış açımızı, Karadeniz'den tekneleriyle gelip Yunan adalarından atlaya atlaya karaya ulaşan Kuzeylilere benzetir.
"Onlar da Türkler gibi denizdeyken, karanın hiç görünmediği uzaklıklara gitmezlerdi"
doğrultusunda benzerlikler arar.
Bizim denizcilerimiz
Üç tarafı denizlerle çevrili olan Anadolu insanının, Okyanus kıyısı ülkelerin insanı gibi damardan denizci olması zaman alacak...
Gerçi açık denizlere çıkabilen tarihi isimler de var... Mesela Seydi Ali Reis'in Hint Okyanusu'nda kalyonlarını hem Portekiz donanmasına hem de fırtınaya kaptırdıktan sonra 70 tayfasıyla Hindistan sahiline çıkmasını ve dört yıl süren kara yolculuğu sonunda İstanbul'a dönmesinin hikâyesini onun yazdığı "Memleketlerin Aynası" (Mirat-ül Memalik" kitabından biliriz.
Bodrum'un 16'ncı yüzyılda bile küçük sayılan tekneleri olan "Tirandil"lerle Akdeniz'i haraca kesen Turgut Reis'in serüvenlerini, Halikarnas Balıkçısı'nın biyografik romanından öğrenmiştik. Mısır'ın, Rodos'un, Katar'ın Osmanlı egemenliğine katılmasında ön safta rol oynayan ve "Harita"sı ile hâlâ bilinen Piri Reis'in 90 yaşındayken, Osmanlıya baş kaldırdığı gerekçesiyle boynunun kesilmesi de, denizcilik tarihimizin öykülerindendir.
Denizlerde bir ilk
Ama bizim de denicilik tarihine bir "İlk"i getirmiş insanımız var.
Nasıl Steve Jobs "Apple" ürünleri ile ve Bill Gates "Microsoft"u ile yaşamımızı değiştirdilerse, Hüseyin Haki de "Araba vapuru" ile sade bizim değil tüm dünyanın denize kıyısı olan kentlerine yeni bir yaşam getirmiştir. Kısacası Hüseyin Haki'nin hayat hikâyesini hatırlamamızın zamanıdır.
Şirket- i Hayriye (Kuruluşu 1850) İstanbul'un iki yakası arasında vapur seferlerine başlıyor. Ancak bu vapurlara yük ve eşyayı yükleyip indirmek çok zor oluyor.
Avrupa'da eğitim gördükten sonra Şirket -i Hayriye'nin yönetimine getirilen Hüseyin Haki, şirketin Hasköy fabrikası Sermimarı Mehmet Usta ile birlikte üç ay çalışıp, bugünkü araba vapurunun babasını projelendiriyorlar.
İstanbul ve vapurlar
Bu, iki başında kapakları olan, düz güverteli ve iki yandaki çarkları ile iki yöne gidebilen bir teknedir. Bu proje ile İngiltere'deki tezgâhlarda ilk arabalı vapur yapılıyor. Bu araba vapurları, ilk Boğaz Köprüsü yapılana kadar (1973) İstanbulluların eli koluydu. Benim evimin duvarında asılı olan Haslet Soyöz'ün yağlı boya tablosundaki yandan çarklı "Sahilbent", Kabataş- Üsküdar arasında kim bilir kaç kez beni de götürüp getirmiştir.
Şimdi feribotların fırtınalı ve fırtınasız İstanbul denizlerinde yaptıkları seferleri izlerken, Orhan Veli'nin "Boğaz vapurları"nı neden bezgin gördüğünü de düşünmenin zamanıdır...
"İşte İstanbul/ yorgun şehir/ işte canından bezmiş Boğaz vapurları/ kederli tramvaylar/ ve Galata Köprüsü'nden/ telaşlı insanlar geçmektedir."