"Muhafazakâr Demokrat" kimliğinin sadece "Muhafazakâr" ayağını kullanarak kız ve erkek öğrencilerin birlikteliklerinin üzerine giden Başbakan Erdoğan, siyasi rakiplerine adeta "Gündem öyle değil, böyle değiştirilir" dersi verdi.
Bu "Gündem" dediğimiz olgu, hafif hafif CHP'nin güdümüne giriyormuş görüntüsü vermiyor muydu? Beraberinde "Muhafazakârlık" da, sanki AK Parti'nin tekelinden çıkıyormuş gibi bir hava oluşmuyor muydu?
Mustafa Sarıgül faktörü devreye sokularak bir CHP'linin de muhafazakâr kesimle diyalogu ve sempati alışverişi olabileceği vurgulanmaya başlamamış mıydı? TBMM'de türbanın serbest bırakılmasına CHP'nin karşı çıkmaması, "CHP de muhafazakâr insanların inançlarına saygılıdır" yorumu ile değerlendirilmiyor muydu?
Başbakan Erdoğan'ın gündemi değiştirme girişimi hemen sonuç vermiştir. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın sözlerini damardan CHP'li bir refleksle karşılamakta gecikmemiştir.
Acaba Mustafa Sarıgül muhafazakâr seçmeni kendinden uzaklaştırmamak için "Zaten ben Şişli'de kız ve erkek öğrencilerin aynı evde kalmalarına asla izin vermedim" mi diyecek?
Doğru mu yanlış mı?
Başbakan Erdoğan'ın gündemi değiştiren çıkışının içeriği doğru mudur yoksa yanlış mıdır, bu ayrı bir mesele...
Muhafazakâr değerlerin arkasına devlet gücünü koyup, insanların yaşamlarına müdahale etmek veya "Mahalle baskısı"nı genç insanların hayatına düzenleyici ve gözetleyici bir öğe olarak sokmak "Demokratlık"la pek bağdaşmaz.
"Durumdan vazife çıkartmak" heveslisi insanların pek bol olduğu bu coğrafyada, Başbakan'ın söyleminin üzerine atlayanların fazlasıyla çıkacağı mutlaka düşünülmelidir. Nitekim bir ilimizin valisi dün hemen Başbakan'ın kız ve erkek öğrencilerin aynı evde kalmasıyla ilgili açıklamasının, kendileri için talimat olduğunu ve gereğinin yapılacağını söylemiş.
O ildeki öğrencilerden biri valiye "Ben 18 yaşını geçmiş reşit bir insanım, benim konaklamam ve yaşamım seni ilgilendirmez" derse, acaba o vali ne cevap verecektir?
"Ankara kriterleri" mi?
Ahmet Rasim'in veya Hüseyin Rahmi'nin romanlarındaki mahallelilerin yeniden canlandıklarını ve evlere baskın yaptıklarını görürsek, edebi nostaljimizi mi tatmin etmiş olacağız?
Kısacası üniversite öğrencilerinin yurt ve konaklama sorunlarına çözüm bulmakla kız ve erkek öğrencilerin yaşamlarına devlet olarak muhafazakâr açıdan yaklaşmak, ayrı şeylerdir.
Neticede "Batı Kulübü"nü düşman gören "Milli Görüş" kökenli Tayyip Erdoğan, Avrupa Birliği'ne tam üyelik başvurusu ile de gündemi değiştirmişti. Bu son çıkışıyla "Kopenhag Kriterleri"nin yerine "Ankara Kriterleri"ni ikame etmenin sağlıksızlığını da kanıtlamış oldu.
Ancak şunu da unutmayalım. Ardı ardına üç tane önemli seçimin yaşanacağı Türkiye'de, bu tür gündeme hâkim olma girişimlerine sık sık tanık olacağımızı bilmeliyiz.