Yıllar önce Afrika kıtasının güneydoğu kıyılarından 2000 kilometre uzaklıktaki Hint Okyanusu'nun Mauritus ada devletinde, bir kıyı otelinde tatil yapıyordum.
Türkiye soğuk bir kışı yaşarken, ben Ekvator'un güneyinde yaz mevsimini yaşamaktaydım.
Bir sabah alarm düdüklerinin sesleriyle uyandım.
Çok şiddetli bir kasırganın okyanustan karaya yaklaştığını haber veriyorlardı.
Otelin plajı kapatılmıştı. Yapılabilecek tek şey Port Louis'in caddelerini, sokaklarını arşınlamak olabilirdi.
Bir arka sokakta gördüğüm her şey ve bu arada gazete ve dergi de satılan küçük bir bakkala girdim. Raflarda "Ülker" markasını taşıyan bisküviler ve benzer ürünler vardı.
Global bir marka
Önceki gün Sabri Ülker'in vefat haberini duyunca, o uzak okyanus adasındaki bir bakkalın raflarında onun soyadını taşıyan ürünleri görmekten ötürü duyduğum mutluluğu hatırladım.
"Ülker" 7'den 70'e herkesin ağız tadına katkısı olan bir marka.
Sabri ve Asım Ülker kardeşlerin 1944'te bir handa bisküvi üreterek pazara sürdükleri Ülker, şimdi "Yıldız Holding" çatısı altındaki 54 fabrikayı ve 300 markayı ifade ediyor. Ülker ürünleri 82 ülkeye ihraç ediliyor.
Geçen kış Yıldız Holding'in bugünkü yönetici Murat Ülker'le birlikte bir küçük grup gazeteci İsviçre'de, 2007'de 850 milyon dolara Yıldız Holding'in satın aldığı "Godiva"nın kurucusu Pierre Draps'la buluşmuş ve çikolata yapımının inceliklerini, tadarak öğrenmiştik.
Lezzet ve kalite birlikteliği
"Başarı" denilen o büyüleyici olayı, bazen bir bisküvinin veya bir küçük paketteki başka bir lezzetin ve tabii "Kalite"nin öyküsünde yakalarsınız.
Eskişehir'in "Eti"sinin temelindeki Firuz Kanatlı da, "Pelit"in Selahattin Ayan'ı da, bu lezzet ve kalite birlikteliğini yaratan isimler değil midir?
Ben şimdi aynı öykünün Gaziantep'in "Şölen"inde de yaratıldığını görüp mutlu olmaktayım.
Sabri Ülker'in hayırseverliğini ve arkadaşlıklarına kattığı dayanışmanın yansımalarını, rahmetli Kemal Ilıcak'tan defalarca dinlemiştim.
Dünya markası olmak
Murat Ülker'in sanata verdiği değeri ve katkıyı da, İstanbul Modern'deki sergide ressam Burhan Doğançay'dan dinleyip öğrendim.
Dileğim Ülker markasının da, mesela bir Unilever gibi global ölçekte rekabet gücüne kavuşmasıdır.
Bu tür hedefler Özal'ın "21'inci yüzyıl Türk asrı olacaktır" diyerek seslendirdiği hayali gerçek kılabilir.
Sabri Ülker'e hem ağız tadımıza hem de ekonomimize yaptığı katkılardan ötürü teşekkür ediyorum, Allah'tan rahmet diliyorum.