Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

İlhan Selçuk ile bir dönem daha geçmişe karıştı...

Dün vefat eden İlhan Selçuk ile benim meslek hayatımdaki Cumhuriyet yıllarının bir baş aktörü daha sahneden çekildi.
Nadir Nadi, Doğan Nadi, Burhan Felek, Ecvet Güresin, İsmail Cem, Yılmaz Çetiner, Ergun Balcı, Agop Arad, Elif Naci ve şimdi de İlhan Selçuk...
1964-74 arasındaki hızlı yılları Cumhuriyet çatısı altında birlikte yaşadık.
Yol ayrılıklarının, kavgaların ve 12 Mart 1971 askeri darbesine dayanan gelişmelerin bir gazeteye nasıl yansıdığını, bir medya laboratuvarındaymış gibi içeriden gözlemledik.
Bir güncel ölüm haberinin ardından ölenle ilgili yazılarda, onun yaşamı bütün boyutları ile ele alınmaz.
İlhan Selçuk'la ilgili olarak kamuoyuna yansıyan son haberler "Ergenekon" diye bilinen davaya ilişkin olduğu için, bu konu herhalde onun hakkındaki yazıların ağırlıklı temasını oluşturacaktır.
Ben 12 Mart darbesine dayanan kavgalarda da, son Ergenekon tartışmalarında da, İlhan Selçuk'un karşısındaki görüş sahiplerindendim.

İlhan Ağabey
Ama bu durum benim için onun "İlhan Ağbey" olmasını engellemedi.
Gözaltına alınmadan önceki gece bizim evliliğimizin 40'ıncı yıldönümünü birlikte kutlayan ve konuşma yapan Çetin Altan, Yıldız Kenter, Ömer Uluç, Selim İleri ve Sezen Aksu gibi "Eski Dostlar"ın önde gelenlerinden biriydi İlhan Ağabey.
Ya da soframızda Yaşar Kemal'le, Çetin Altan ve İlhan Selçuk'un buluştukları güzel günlerin ve akşamların üzerinden çok zaman geçmedi ki.
Doğan Avcıoğlu'nun "Milli Demokratik Devrimi" bir kuşağı derinine etkiledi.
İktidarın silahların namlusunda yeşermesi gerektiğini düşünüp, bunu eyleme dönüştürmeye çalışanların en önde gelen ismi oldu İlhan Selçuk.
Cumhuriyet gazetesindeki ilk yol ayrımı da bu zeminde gerçekleşti.
1969'daki Kanlı Pazar'ın Taksim'i kana buladığı günün gecesinde, benim evimde bu yol ayrılığının nihai kavgası o dönemde gazetenin Genel Yayın Yönetmeni olan Ecvet Güresin ile köşe yazarı İlhan Selçuk arasında ve aralarında gazetenin sahibi Nadir Nadi'nin de bulunduğu gazete mensuplarının önünde patladı.

12 Mart'ın sonrası

Sonuçta Ecvet Güresin ile gazete yolunu ayırdı ve Cumhuriyet İlhan Selçuk'un (ve Doğan Avcıoğlu'nun) yörüngesine girdi.
Ama gelişmeler onların beklentisine uygun olmadı.
"9 Mart" yerine 12 Mart'taki 1971 darbesi ertesinde gelen 28 Nisan'daki Balyoz Harekâtı ile hem Cumhuriyet kapatıldı, hem de İlhan Selçuk dahil "Sol"un değişik yelpazelerindeki pek çok isim tutuklandı.
Aynı serüveni 2000'li yıllarda da yaşamak, demek İlhan Selçuk'un kendisi için belirlediği siyasal kaderde varmış ki, bir Ergenekon sanığı olarak hayata veda etti.
Eski "Sol"un "Ulusalcılık"a dönüştüğü bir süreç yaşanmaktaydı neticede.
Şimdi artık o sanık falan değil.
Siyasetin de, gazeteciliğin de, kavgaların ve yol ayrılıklarının da bittiği bir sonsuzlukta artık o.

Bir dönem bitti

Benim için İlhan Selçuk, soluğu hiç tükenmeden köşesinde kendine özgü üslubu ile yaşamını yazı yazmaya adayan bir meslektaşımdı.
Birlikte geçirdiğimiz ve yaş farklarının buharlaştığı bir arkadaş ortamının, neşeyi ve kederi ortaklaşa paylaştığımız Cumhuriyet yıllarının İlhan Ağabey'i o.
Son olarak onu sürekli yoğun bakım gördüğü Amerikan Hastanesi'nde ziyaret etmiştim. Yine eski günleri anmış, karşılıklı kahkahalarla geçmiş beraberliklerimizi hatırlamıştık.
Son dönemde sağlık durumu iyice ağırlaşmıştı. Kalbi ve akciğerleri, makineler desteğinde çalışıyordu. Kardeşi Turhan Selçuk'un ölüm haberi kendisine duyurulmamıştı.
Gerek Cumhuriyet gazetesi çalışanlarının, gerekse benim gibi İlhan Selçuk'la birlikte çalışmış olan meslektaşların ve arkadaşlarının kederimiz büyüktür.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA