Bütünüyle detay bir mesele olarak düşünülebilir.
Fakat ben de o noktaya temas etmiş olayım.
Malum, kavramlarla ilişkimiz karmaşıktır.
Aynı anlama geldiğini sandığımız ve gayet masum görünen nice kelime, kavram, terim vardır ki, bizi sırtımızdan vuruverir.
Mesela kimse "taraftar" olmaya itiraz etmez ama "yandaş" olmaya razı gelen yok denecek kadar azdır. Yani konu sözlüklere bakmakla çözülemeyecek kadar derindir.
Hatta kendi adıma hep şüphelenirim; acaba bazı tercihlerimiz zihnimizi esir alıyor mu; davranış kalıplarımızı belirliyor mu?
Lafı getireceğim yer şu...
"İş yerinde can güvenliği" nasıl oldu da önce "iş yeri güvenliği", sonra da
"iş güvenliği" olup çıktı? "İş güvenliği" dedikçe, her şey kuru bir prosedüre dönüyor.
"İş" öne çıkıyor, "can" ikinci plana düşüyor. Güvenlik kimin güvenliği belirsizleşiyor. Her şeyden önce...
Bütün fabrikalarda, bütün inşaatlarda, bütün maden ve benzeri çalışma alanlarında "can"a verilen değeri açık açık dile getirilen tabelalar olmalıdır.
"Önce güvenlik" gibi laflar hem bilişsel psikoloji bakımından, hem de bizim özgün kültürel kodlarımızda yeri olmadığı için yeterince uyarıcı olamazlar.
Benden söylemesi...