Viyolonselin, davulların garip sonbaharı...
Her şeyin bir nefese bağlı olduğu iç dünyamızın yaralı bir kuş gibi avucumuzda ürperdiği an; büyük orman yangınlarından ancak kaçmış ceylanların pınar başlarında dinlenişi. Kaç uçuruma birden asıldık? Her an bir felaketi bekliyoruz.
Ölümden, yıkılıştan çok daha kati bir şey! Çünkü hiçbir felaket, şuuru kadar büyük değildir, fakat ben ona da razıyım ey musiki!
Sadece beni kendi kutbumda, o mutlak yalnızlıkta bırakma! Muhakkak ki, her veli, her aziz Allah'la dolduğu zaman, şu an benim yaptığım gibi, yakıcı ziyaretin sonunda sadece bir kül yığını olmak istiyordu.
Onun için musiki sanattan ziyade dine benzer. AHMET HAMDİ TANPINAR (19. Asır Türk Edebiyatı Tarihi)