Sevgili gençler...
Başlık sizi yanıltsın istemem.
"En doğru üniversite seçimi hangisi olur; hangi üniversiteler size geleceğin kapısını açar?" türünde bir yazı değil bu.
Zaten mevsimi geldiğinde haber kanallarının eğitim uzmanları ekrana çıkıp çeşit çeşit üniversite pazarlamaya çalışacaklar.
Oysa kimse kimseyi aldatmasaydı ne iyi olurdu!
Hepiniz "hangi üniversiteye gidilmeli?" sorusunun cevabını ilköğretimden beri bilirsiniz.
Tabii bu üniversitelerin sayısının bir elin parmaklarını zor aştığını; bazılarının bayağı yüksek ücretler istediğini ve aranızdan çok az gencin bu şansa sahip olacağını da bilirsiniz.
***
Yıllardır yazarım.
Yüksek lise kıvamındaki üniversitelere gidiyorsanız...
Okuldan çok şey beklemeyin!
Geleceğin asıl kendi ellerinizde olduğunu bilin.
Ve üniversitenin
çayının, kahvesinin, arkadaşlık ortamının ve karşınıza çıkacak bilgili, esprili, zihninizi kışkırtan hocalarının kıymetini bilin, yeter!
Bu yazıda anlatmak istediğim başka bir şey!
Çünkü "
Hangi üniversiteye gidilmemeli?" sorusu bambaşka meseleleri de içeriyor.
Mesela öğretim üyeleri oda kapılarına "
insan, toplum, doğa yararına üniversite istiyoruz" kokartları astı diye, haklarında derhal soruşturma açtıran ve yazıları söktüren bir üniversiteden hayır gelir mi? Sanmam.
Mesela bir panelde
YÖK yasa taslağı hakkında konuşan hocasına disiplin cezası veren bir üniversitenin öğrencisine faydası olur mu? Hayır!
Bana kalırsa, seçim yapmadan önce bir google taraması yapın ve bu tür haberlerle dikkat çeken üniversiteleri hiç seçmeyin!
***
Yukarıda anlattığım olayların hepsi yakınlarda
Ordu Üniversitesi'nde oldu.
Yeni öğreniyorum ki, "
Değişen İzmir'i Anlamak" isimli mükemmel sosyoloji çalışmasıyla tanıdığım
Doç. Dr. Deniz Yıldırım bir panelde YÖK tasarısını eleştirdi diye üniversite yönetimince
ağır disiplin cezasına çarptırılmış!
İfade özgürlüğü diye bir şey üniversitede yoksa, nerede olur?
Hem söyleyin, YÖK taslağını bir öğretim üyesi eleştirmeyecekse kim eleştirecek!
Yazıklar olsun Ordu Üniversitesi yönetimine!
Doç. Dr. Yıldırım ve eşiyle Ordu'ya gitmeden önce mektuplaşmıştık. Yeni bir üniversitenin oluşumuna katkıda bulunacakları için nasıl da sevinçliydiler!
Şimdi geldikleri noktaya bakın!
Yok!
Bu 12 Eylül artığı organizasyon mantığıyla yürümeyecek bu işler!