Dün 1 milyon 800 bine yakın genç...
160 dakika içinde 160 soru çözmek için YGS'de ter dökerken...
Beş öğrenci ellerinde bir pankartla kendilerini ÖSYM binasına zincirlemişler.
Pankartta "Sınavlara karşı bi'şey yapmalı" yazıyormuş.
Sloganların her zaman yapmacık ve kestirmeci bir yanı vardır. Oysa bu nasıl da dürüst ve gerçekçi!
Düşünün! Hem memleketin hem de dünyanın nasıl "kurtulacağı" konusunda pek iddialı ve kesin kanatlara sahip bir gençlik örgütünün üyeleri üniversite çıkmazı ve sınav sistemi konusunda sadece "bi'şey yapmak gerekir" diyebiliyorlar.
Hepimiz öyleyiz aslında. Kimse birbirine itiraf etmiyor ama artık bu sistemden kurtulmak için yapılacak "şey"in tam ne olduğunu bilemiyor. O kadar berbat halimiz.
***
Çocukların hayatlarının en güzel çağlarını test çözmeye çalışarak geçirmelerini önlemek için basit bir çözüm yok artık.
Kendimizi aldatmayalım...
"
Eğitimin tek hedefi üniversite" mantığından kurtulmadıkça sınav sistemini devre dışı bırakamayız.
Herkes üniversiteye gidecekse, başka bir model kaçınılmazdır.
Kuşaklar boyu "
iyi bir hayatın, itibarın ve mutluluğun yolu üniversite okumaktan geçer" yalanıyla yaşadık.
Dershaneler suçlanıyor ama bugünkü sınav yarışını bir sistem olarak besleyenler anne babalardır.
Kim "
bizim çocuk okulda beceremez ama çalışsın sınavda kazansın, kendini kurtarsın!" diyen anne babaları başka bir sisteme inandırabilecek?
Kim onları
çocuklarının geleceğinin üniversite okumadan da iyi olabileceği konusunda ikna edebilecek?
Çok zor.
Yine de bir çıkış yolu bulmak zorundayız.
Daha fazla geç kalmadan...