Geçen gün Başbakan "Dersim'i kim bombaladı?.. İsmet İnönü CHP'nin başındaydı, yani CHP bombaladı" deyince...
Düşündüm ki...
Dersimli (Tuncelili) Kemal Kılıçdaroğlu bu kez lafı evirip çevirmeyecek! Hem Erdoğan'ın yanlışlarını düzeltecek hem de Dersim gerçeğini ortaya koyacak...
İsyanı, katliamı, çoluk çocuk öldürülenleri, sürgüne gönderilenleri, evlatlık verilen öksüz yetimleri bir bir anlatacak...
Hayal tabii!
Bunu yapmadı Kılıçdaroğlu!
Yapmadı ya, bari sussaydı!
Ne dedi peki? "Ben o zaman doğmamıştım!"
Bu nasıl cevaptır? Böyle siyasetçi olur mu?
***
Şu parti, bu parti; "evet"miş ya da "hayır"mış meselesiyle ilgisi yok anlatmaya çalıştığım şeyin.
Her şeyden önce
"insan" olmak meselesi...
Sonra da
nasıl bir siyasetçi olduğun (ya da olamadığın) meselesi...
Kılıçdaroğlu çevresine baksa görecek...
Şimdi 30 yaşlarında var yok,
Tuncelili Hasan öğretmen, Tuncelili Nermin hemşire kendilerine "Dersim hakkında ne düşünüyorsunuz?" diye sorulduğunda böyle bir lafı akıllarından bile geçirmiyorlar!
Ya Kemal Anadol?
Diyor ki, "CHP olarak biz tek parti dönemi de dahil,
tüm geçmişimizin arkasında onurla duruyoruz."
Eh! Bu da bir duruştur elbette!
Ama sonraki yakınmasına ne demeli! "Son günlerde 'tarihimizle yüzleşelim' kampanyası var.
Ben 41 doğumluyum, 1937 yılının hesabını veriyoruz."
Şaka gibi!
Kalp kıran kötü bir şaka gibi, Anadol'la Kılıçdaroğlu'nun halleri!
***
Şöyle bir hatırlayalım mı?
Geniş kamuoyu Dersim isyanı ve katliamını
Onur Öymen sayesinde duyup öğrendi.
Geçen 10 Kasım'da Meclis Genel Kurulu'nda...
O zamanlar CHP Genel Başkan Yardımcısı olan Onur Öymen
"demokratik açılım" politikalarını eleştirirken demişti ki..
"Maalesef bu ülkenin anaları çok ağladı. Çanakkale Savaşı'nda 200 bin şehidimiz vardı, hepsinin anası ağladı. Kimse çıkıp 'bu savaşı bitirelim' demedi. Şeyh Sait İsyanı'nda, Dersim İsyanı'nda, Kıbrıs'ta analar ağlamadı mı?"
Sonra ortalık karışmıştı.
Tuncelililer CHP binalarına siyah çelenk bırakmıştı. Protestolar olmuştu.
Derken aylar geçti, rüzgârlar esti ve CHP yönetimi değişti.
***
Onur Öymen'in bütün analar nezdinde geçmişte ve bugün çekilen
acılara duyarsızlığı korkunçtu.
Resmi ideoloji ve tarihin bekası için acıları teferruat haline getiren siyasal mantığın katı bir örneğiydi
Öymen.
Ama elimizi vicdanımıza koyup
Kılıçdaroğlu'nun bugünkü tavrıyla Öymen'in o gün söylediklerini kıyaslayalım...
Ve söyleyelim bakalım, ne görüyoruz?
Devlet partisinin devletçi siyasetçisi olarak
Öymen en azından kendi içinde dürüst ve tutarlıydı.
Peki
Tuncelili Kılıçdaroğlu'nun durumu ne?