Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Pazar notları: "Aşk yüzü sevmektir"

Tam önümde bir ticari araç var. Arka camını boydan boya "Yüzünü bile görmek istemiyorum" yazısı kaplıyor... Geçen gün de bir kamyonun paçalıklarında "Hep bekleyeceksin!" yazıyordu. Dikkatimi çekiyor, araçların üzerindeki, özlemin acısını ve kavuşmanın sevincini anlatan aşk cümleleri yerlerini, nefret ve öfke ifadelerine bırakıyor. Ne oluyor? Yoksa tutku yavaş yavaş yer mi değiştiriyor bu toplumda? Galiba öyle! Artık bir tek nefret ederken cesur ve tutkuluyuz. Severken mi? Kaçak ve korkağız!

***

"Yüzünü bile görmek istemiyorum!" Nasıl da tutku dolu bir öfke! Aşkın karanlık yüzü olarak nefret!.. Belli ki, şehrin bütün caddelerini, bütün sokaklarını böyle haykırarak dolaşıyor! Belki o "yüz" bir kaldırımda yürürken, bir durakta otobüs beklerken birdenbire önünden geçiveriyor... Peki bu tersine çevrilmiş aşk ne zaman biter? O yazı ne zaman silinir arka camdan? Kayıtsızlık gelip yüreğe egemen olduğunda! Çünkü aşkın ve her türden tutkunun karşıtı nefret değil, kayıtsızlıktır.
***

Eski sevgilinin yüzünü görmek istemiyor ve buna katlanamıyorsan, o yüzün hâlâ kalbinde "eskimemiş" olmasındandır!.. Nefret paslanmaya izin vermez. Tersine hafızanın (ve tabii iyi hatıraların da) sürekli ışıldamasına neden olur.
***

Michel Tournier ne güzel ayırır aşkla hoşlanmalara dayalı flörtleri! "Aşk yüzü sevmektir" der.
***

Pembe... Mutsuz çocukların yetişkinlik çağı eğlencesi!
***

Pembe... Henüz kırmızıya geçecek kadar özgüven kazanmamış, turuncuya bağlanacak kadar sevilmemiş "koca bebek"lerin rengi.
***

Benim için bir şehri güzel ve "benim" kılan şeylerin başında kafeler gelir. Tek başıma hiç sıkılmadan saatlerce oturabileceğim kafeler... İstanbul'da hâlâ var böyle sevdiğim yerler, çay bahçeleri, kafeler. Fakat oralara gitmek saatler sürüyor! İstanbul'un sorunu kuşatılamayacak kadar büyük ve dağınık hale gelmesi.
***

İstanbul! Bırak peşimi artık! Bırak biraz da ben takip edeyim seni! Biraz da sen kaçsan ben kovalasam, ne olur sanki!
***

Bir kez bile şampanya tatmamış, hatta hayatında şampanyayı kadeh içinde bile görmemiş binlerce insan evine boya badana yaptırırken katalogdan bakıp duvarlarının "şampanya rengi" olmasını istiyor. Artık bayrak kırmızısının rengi de "macenta" oldu, leylak rengine hiç utanıp sıkılmadan "lila" diyenler ne çok! Açık kiremit rengi "somon" olalı ne çok zaman geçti. Belki artık çok sıradan ama hiç de "normal" olmayan bir durum bu!

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA