Geçenlerde Cumhurbaşkanı Gül'e soruldu: "Artık Türkiye'de bir askeri darbe ihtimali olmadığını söyleyecek rahatlık içinde misiniz?"
Cevap şöyle geldi: "Böyle bir şey asla söz konusu değildir."
Elbette Cumhurbaşkanı bunu güncel gelişmeler çerçevesinde; söyledi.
Zaten çok yaygın kabul gören bir değerlendirme var. "Artık darbelerin uluslararası siyasal konjonktürde ve küresel ekonomide yeri yok" deniyor.
Doğru mu bu?
Doğru!
Tabii bir ülke yeryüzünün "kıyısı"na itilmişse veya bunu göze almışsa, "orada darbe olmaz" demek anlamsızdır.
***
Doğrudan Türkiye'ye gelince...
Zaten yakın siyasi tarihimizde başarıya ulaşmış bütün açık darbeler ABD onaylı ve destekli
Soğuk Savaş dönemi harekâtlarıydı.
28 Şubat postmodern darbesi veya 27 Nisan muhtırası gibi girişimlerin de
Batı'nın az çok hoşuna giden özellikler taşıma kaygısı içerdiğini biliyoruz.
Bazı siyaset yorumcuları
artık böyle bir Batı ve dünya düzeni kalmadığını ve Türkiye'nin küresel gelişmeye göbekten eklemlendiğini belirterek darbelerin önünün tıkandığını iddia ediyorlar.
Yanlış mı? Hayır! Genel hatlarıyla doğru.
***
Fakat...
İşsizlik ayyuka çıkarsa, gençler sokaklarda işsiz güçsüz gezmeye mahkûm olursa, açlık sınırının altında kalan kesimin oranı arttıkça artarsa...
Hepsinden önemlisi...
Orta sınıfın yok oluşu çok sancılı, çok sıkıntılı hale gelirse...
İşin rengi değişir!
"Artık darbe olmaz" diyenler olaya hep
liberal siyaset ve küresel ekonomi paradigmasından bakıyorlar.
Yanılıyorlar!
Sol darbe (buradaki solu tırnak içine almak daha doğru tabii) ihtimalini,
kitlelerin yoksulluğunu manipülasyon aracı olarak kullanacak bir antidemokratik girişim ihtimalini savsaklıyorlar.
***
Bundan on, on beş yıl önce...
Bir gencin ya da bürokratın
hiç sınıflardan söz etmeden, enternasyonalizmin ne anlama geldiğini bile bilmeden ve üstelik şoven sloganlar atarak ve
etnik nefretle dolu bir halde
"ben solcuyum" diyebileceğini tahmin eder miydiniz?
Öyle sol mu olurmuş? Değil mi?
Ama oldu işte!
Olduruldu.
Anti-emperyalizm kavramını dünyadan; demokrasiden ve özgürlüklerden tiksinti duymak olarak algılayan bir sol mu olurmuş?
Oldu işte!
Olduruldu.
Şimdi bütün bu tuhaflıklardan
yeni bir Kemalizm ideolojisi çıkartılmaya çalışılıyor.
***
Bunun
maksatlı bir gelişme olmadığını söyleyebilir misiniz?
Bu ülkede herkesin kalbinde
Atatürk'ün yeri vardır. Cumhuriyetin kurucu ilkelerinin dayanağı ve TSK'nın temel direği
Atatürk düşüncesidir.
Belli ki birtakım çevreler
"sol" kisveli yeni Kemalizmin askeri ve sivil bürokrasinin zihnindeki
Atatürkçülükle yer değiştirmesini istiyorlar. Bir ihtimal!
Çünkü ancak o zaman
kitlelere meydanlarda tencere tava çaldırılacak ve
Türkiye'yi uluslararası konjonktürden koparmayı
umursamayacak gelişmelerin önü açılacaktır.
İşte tam bu yüzden demokratların asıl ciddiye almaları gereken nokta
yoksulluğa ve işsizliğe karşı enerjik mücadeledir!