Ertuğrul Özkök Hürriyet Genel Yayın Yönetmenliği'ne veda etti.
Aslına bakarsanız, epeydir bekleniyordu bu gelişme. Özkök de pazar yazılarında sık sık bunun işaretlerini veriyordu.
Yine de kimse bunun gerçekleşeceğine inanmıyordu.
Öyle ya! Hürriyet'in en tepe noktasında geçirilen ve medyaya damgasını vuran 20 yıldan söz ediyoruz. Dile kolay!
Özkök'ün çalışma arkadaşlarına görevi bıraktığını açıkladığı toplantıdaki son sözü "That was a good life" (Güzel bir hayattı!) olmuş.
Ve bu sözleri söyledikten sonra gözyaşlarını tutamamış.
Ertuğrul Özkök'e yeni "hayat"ında başarı ve mutluluk diliyorum.
Ama kafama takıldı...
Logosunda "Türkiye Türklerindir" yazan bir gazetenin tepe yöneticisi neden orada geçen günlerini İngilizce bir deyimle özetler?
Bir süredir gazetesine "sit-com" diyordu Özkök. Yani Hürriyet'teki çalışma düzenini Amerikalıların tiyatro tadı taşıyan komedi dizilerine benzetiyordu.
"That was a good life" lafı sit-com'un bittiğine yapılmış bir gönderme mi?
Hepsi bir yana...
Belki bu tavrın arkasında medyamızın temel sorunlarından biri gizlidir.
Bu kadar hayati bir anda ağzından Hollywood karakterlerine özgü laflar çıkan bir kişinin "buralı" gibi yaşadığını ve ülkede olup bitenleri "buralı" gibi değerlendirdiğini söyleyebilir miyiz?