Demokratik açılım, DTP'nin kapatılması, Tokat'ta 7 şehit, kaos ortamı senaryoları derken...
Dünyayı unutmuştuk!
O arada 7 Aralık'ta başlayan ve iki hafta süren Kopenhag İklim Zirvesi'nde neler olduğu hiçbirimizi ırgalamadı. Sanki biraz snob kaçtı, haberler gazetelerin kıyısına köşesine sıkıştırıldı.
Şimdi yeni bir yıla girerken...
İnsan "yahu Kopenhag zirvesinde geleceğimizi etkileyecek ciddi bir anlaşma yapıldı mı, ne oldu orada?" diye soruyor içinden.
Ama cevap belli: Eski tas, eski hamam! Zirvede umulanın aksine dişe dokunur bir karar alınamadı.
***
Zirvenin bittiği ve dünya liderlerinin evlerine döndüğü akşamı Greenpeace şu sözlerle çok güzel özetledi: "Kopenhag şehri bu gece suçluların utanç içinde kaçtıkları bir iklim cinayeti mahallidir. Gördük ki, insanlığın karşı karşıya olduğu asıl tehlike liderlik krizidir."
Gerçekten de, özellikle Obama'nın yenilikçi vizyonu konusunda hayallere kapılanlar ciddi bir hayal kırıklığı yaşadılar.
ABD Başkanı çevre sorunları alanında liderlik yapmaktan kaçındı.
***
Benim açımdan Kopenhag İklim Zirvesi'nin ortaya koyduğu ilginç manzara şu...
Global kapitalizm para pul meseleleri içinden çıkılmaz hale geldiğinde derhal seferber olup önlem alabiliyor.
Ama iş insanlığın varoluş koşullarını ve üretim düzenini yeniden ele almaya geldiğinde..
ABD'ymiş, Britanya'ymış, Almanya'ymış, Rusya'ymış..
Hepsi pısss...
Kopenhag'da Chavez doğruyu söyledi: "Mesele çevremiz değil de bir banka olsaydı, çoktan kurtarılmıştı!"