Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ENGİN ARDIÇ

Girmiyorum lan

PKK örgütü Türkiye'den Irak'a "çekilir gibi" yaptı, çekilmiyor.
Kadınları, çocukları, hasta ve yaralıları çekti, sağlam savaşçılar yerlerinde.
Başbakan bunu yutmadığını belli edince de, Türk hükümetini kazıklamak isteyen ama foyaları açığa çıkan Kürt politikacıları hemen koşup Taksim'de yerlerini aldılar!
Mesele bu kadar basit ve "Kemalist ayaklanmada Kürtler'in ne işi var" diye soran okurlara cevaptır.
Birçok entel bozuntusu, Taksim çocuklarının "elektronik bilmemne kuşağının temsilcileri, çok ilerici, çok çağdaş falan" olduklarını sanıyor... Kemalist'in bilgisayar kullanan cinsi de olsa, bu bal gibi bir "Kemalist ayaklanma"dır. Hedefinde ağaç mağaç değil, hükümet vardır.
Barış süreciyle yetinmeyip ille de "Kürt bağımsızlığı isteyen" ve kendine şimdilerde liberal süsü veren yaşlı Marksistler de bu Taksim koalisyonuna girdiler. Ülke yönetiminde "daha fazla söz sahibi olmak isteyen" ve başbakan tarafından fazla ciddiye alınmayan üniversite hocaları da buna dahil oldular. (Faşistlerin bunları "başka kapıya" diyerek itmeleri en güzel cezadır.)
Ama faşistler de, dünden razı ve gönüllü olarak polise saldırdılar tabii.
Bu, büyük bir Kemalist cephedir. Bir geniş cephedir. Holdingiyle, basınıyla...
CHP'nin asla seçim kazanamayacak olmasını görmek de onları çıldırttı tabii. Ordudan da tık çıkmayınca, başka yol bulamıyorlar.
Bu ayaklanmayı Almanya yönlendirdi ve kullandı.
Avrupa Birliği diye genellemekten vazgeçin, Avrupa Birliği demek Almanya demektir. Diğer üyeler ya Fransa gibi boyun eğmiş, teslim olmuş, ya Yunanistan gibi iflas etmiş figüranlardır. (Fransız gizli servis görevlileri de Taksim ayaklanmasında "aktif gözlemci" olarak bulundular.)
Almanya, hem Türkiye'yi almak istemiyor hem de güçlenmesinden rahatsız oluyor.
Örneğin, İstanbul'a dünyanın en büyük havaalanının yapılması, Avrupa hava sahasının düğüm ve dağılım noktası olma özelliğini Frankfurt'un elinden alacak!
Kullanıla kullanıla yalama olmuş birtakım zavallı budalaların, çevrecilik ediyoruz sanarak, başbakana taleplerini "köprü de yapılmasın, havaalanı da yapılmasın" şeklinde iletmelerinin altında bu yatıyor.
Der Spiegel dergisinin Türkçe "boyun eğme!" pankartıyla çıkan karıştırıcı kapağının üstüne işemeye bile değmez. Fakat, bakınız, son günlerde Berlin'de yapılan "bilmemkaçıncı fasıl açılsın mı açılmasın mı" görüşmelerinde, komisyon eşbaşkanı Bayan Helene Flautre'nin utanmadan söylediğine:
"Gezi protestoları üçüncü köprü, Kanal İstanbul gibi dev kent projelerine tepkidir... AB olarak, katılım öncesi mali yardım çerçevesinde vereceğimiz fonların daha fazla kentleşme için kullanılmayacağından nasıl emin olabiliriz?"
Yuh! Almanya, Türkiye'nin daha fazla demokratikleşmesini istiyormuş ama daha fazla kentleşmesini istemiyormuş!
Vatanına ihanet etmek isteyen her salak Taksim'de buyursun yerini alsın...
Başarabilirler mi diye merak etmiyorum.
Günün birinde başbakan "girmiyorum lan" derse Almanya'nın ne yapacağını merak ediyorum. Türkiye'deki uşaklarını yemlemekten vazgeçecek mi?
Öyle bir noktaya geldik ki, "girmiyorum lan" cümlesi de AKP'ye beş puan daha yazar. Ama Alman tuzağına da düşmüş oluruz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA