Ben en çok muhalif basın için üzülüyorum.
Yok, televizyonda "devrim başladı" diye çığlıklar atan yarım akıllı tazeler için değil... Uyuntuluğu erdem sayan "marjinal" liberaller için de değil... Taksim'de toplanan "heterojen" kalabalıktan bir siyasi parti çıkaracağını sanıp ona lider aramaya koyulan hanımlar için de değil tabii. (Kırk beş yaşlarında olsun ama uzun boylu, esmer ve yeşil gözlü de olsun mu? İçkisi ve sigarası da olmasın bari.)
Medyanın puşt kesimi için üzülüyorum. Holding elemanları ve rütbesiz Ergenekon ayakçıları için.
Gene büyük bir hayal kırıklığı onları bekliyor.
Onlar ki Taksim olaylarını devrim sanacak kadar saftırık değillerdir. Çünkü, işlerine öyle geldiği için övgüler düzdükleri eylemci gençler gibi tertemiz değillerdir.
Hani şu, televizyonlarında, olayların başlamasından on gün sonra bile ilk günün "polis rezaletini" ardarda döndürüp duranlar, yangına körükle gidenler.
Hükümeti "salladıklarını" sanıyorlar.
Oysa gene AKP kazanacak. Bazı çokbilmişler, olayları "AKP için sonun başlangıcı" şeklinde yorumluyorlar. Öyle yorumlamak hoşlarına gidiyor.
Birşeyin bittiği başladığı yok. Seçimi gene AKP kazanacak.
Oy oranı artar mı eksilir mi bilmem, çok fazla da derdim değildir.
Hükümetin seçimleri öne çekeceği, genel seçimlerle yerel seçimleri de birleştireceği yönünde söylentiler var. Tarih de "2014 mart ayı sonları" olarak veriliyor. (Tüh, olayları 28 Nisan 1960 olaylarına benzetemedikleri gibi başbakanı da "acil seçime" zorlayamadılar...)
Şimdi de yapılsa, mart ayında da yapılsa, seçimleri AKP kazanacaktır.
Genel seçimle yerel seçim ayrı ayrı da yapılsa, birlikte de yapılsa, AKP kazanacaktır.
Oy oranını bilemem, bütün bu olup bitenlerden sonra, beklentilerin tam tersine "artırırsa" da hiç şaşmam.
Bugünkü sistem de kalsa AKP kazanır, başkanlık sistemine de geçilse AKP kazanır.
Bu bir temenni değil, bir tesbittir.
Yeni bir "cumhuriyet mitingleri" yanılgısı ve üzüntüsü bekliyor muhalif basını... "Tüh, nereye gitti o taş atan binlerce çocuk yahu" diye hayıflanmak üzere...
Hep şöyle denilir: Eğer Adnan Menderes 1960 yılının nisan olayları üzerine akıllı davranıp erken seçime gittiğini söyleyebilseydi, seçimi CHP kazanırdı...
Ya da hep şu ileri sürülür: 27 Mayıs darbesi olmasaydı, 1961 seçimlerini zaten CHP kazanacaktı...
Keçi gibi iddia ederim ki, darbe olmasaydı, 1960 yaz aylarında bir erken seçimi ya da 1961 yılında bir "vaktinde seçimi" gene DP kazanırdı.
Öyle olmasaydı zaten darbe olmazdı ki...
Ama bu sefer, elli üç yıl sonra sevindirici gelişme, arbedelerde "ordu göreve" sloganı atanların kendini bilmez üç beş kopukla sınırlı kalmasıdır. Bu kadarına muhalif basının en azgın temsilcileri bile cesaret edemediler. Nereden nereye gelmiş Türkiye...