Fikirsiz kalmışlar, "fikir üreten fabrikayı" kapatmışlar... Öyle ya, motorda Nâzım Hikmet'in deyimiyle "aded-i devir sıfır" olunca makine durur. Burada kayış da kopmuş.
TÜSİAD'ın "Fütürizm Düşünce Grubu" diye bir kolu varmış, bu bir "think-tank" imiş, düşünce deposu.
Fakat depo boşalmış, doldurulamamış.
Ne büyük iddia, ne biçim bir hava değil mi, "fütürizm" yapacaklar... Yani Türkiye'nin gelecek yıllarını hayal edecekler, ileriye yönelik model kuracaklar.
"Projeksiyon" bile yapamamışlar, örneğin 2020 yılında çimento üretimi şu kadar ton, 2030 yılında elektrik üretimi şu kadar kilovatsaat, 2040 yılında otoyol uzunluğu şu kadar kilometre olur, falan... Bu düşünce değil, alt tarafı matematik model, onu bile kuramamışlar.
Eski günlerde olsaydı, Ankara'ya sorarlar, bakıp hizaya gelirler, ona göre bir düşünce geliştirirlerdi.
"Bu yakınlarda darbe marbe var mı paşam?" diye sorup ona göre liberalcilik oynarlardı örneğin...
İlahi, düşünce dediğin iki fırt Kemalizm, bir tutam özel sektörcülük, üç gıdım koalisyon hükümeti, çeşni katsın diye de üstüne serpiştir yurtta sulh cihanda sulh, çak müşteriye gitsin. "Ne vereyim abime?" diye sormaya bile gerek yok.
Buncağızla bile vakit öldüremiyorlar, çünkü artık sökmüyor.
Çünkü artık "Anayasa değişsin ama değişmesin" numarasını kimse yutmuyor.
"Barış isteriz ama biz kazanmış sayılalım" numarasını da hiç mi hiç yutmazlar.
"Hep zayıf hükümetler kurulsun, tercihan koalisyon olsun da borumuzu öttürelim" de diyemezsin açık açık... Bunu ancak, göbeğinden bağladığın gazetelerde sinsice yaparsın ama sonuç alamazsın...
Ne yani, koskoca derneğin koskoca fütürizm kolu oturacak da "Deniz Baykal'ı devirelim" gibi çirkin komplolarla mı uğraşacak? "Mustafa Sarıgül'ü parlatalım" kararı bir düşünce ürünü değil ki, olsa olsa bir çaresizlik itirafı.
Bakarsın ki atı alan Üsküdar'ı geçmekle kalmamış İzmit'e dayanmış, kapatırsın gereksiz kulüplerini.
Mağrur olamıyorsun artık, senin gibi bir de MÜSİAD var.
İsteyen bunu "Müslüman İşadamları Derneği" diye de okuyabilir ama "müstakil" yani senden bağımsız, üstelik sana rakip.
Anadolu sermayesi canım... Kalkınmanın bayrağı onlara geçti.
Çünkü sen sınıfta kaldın. Liberal olduğunu iddia ettin ama bürokrasinin stepnesi olmaktan ileri gidemedin. Politikaya karışmadığını iddia ettin ama gırtlağına kadar battın ve de hep yanlış atlara oynadın.
Olmuyor işte, "ortaya karışık" yapmakla bir yere varılamıyor. "Everything but little little, right at the middle" sermaye sınıfının düşüncesi değil, lumpenproletaryanın tavrıdır.
Şimdi de görüyorsun, başkaları geliyorlar ve sana "burjuva nasıl olunur"u öğretiyorlar işte!
İstanbul sermayesi olduğuna göre fikir kulübünü İstanbul'un sorunlarına yöneltseydin bari... Ama sen Çamlıca'ya cami yapılmasına falan da karşısın, değil mi? Var mı Atatürkçülük'te cami yapımı?
Bari git, Emek Sineması'nın farelerini besle. Şimdilerde bütün şaşkınlar onlara delikli peynir taşıyorlar.