Bundan tam kırk bir buçuk yıl önce... 12 Mart darbecileri, ilan edilen "sıkıyönetimi" halkın pek takmadığını görünce hemen bir bildiri yayınlamışlardı:
"Halkımızın sıkıyönetim deyimini pek iyi anlamadığı görülmektedir... Sıkıyönetim, 'örfi idare' demektir!... Buna göre davranılması..."
Öyle ya, "örfi idare" kavramını halk on bir yıl öncesinden, 1960 yılından pek iyi bilirdi!
Şimdi de baktım gene, kimisi müebbet, kimisi yirmi, kimisi on sekiz, kimisi on altı yıl yiyenler, darbe başarılı olsaymış bir "milli mutabakat hükümeti" kuracaklarmış...
Herhalde sonradan bir bildiri yayınlayıp "mutabakat" kelimesini gençliğe açıklamak zorunda kalacaklardı: Uyuşma, uzlaşma, anlaşma demektir, buna göre çatlak ses çıkarılmaması....
1960 darbecileri de bir "Milli Birlik Komitesi" kurmuşlardı. Bütün millet, herkes, yani Demokrat Parti seçmenleri de onaylamış oluyordu yaptıkları işi! (1980 darbecileri daha dürüst davrandılar, cuntanın adına "Milli Güvenlik Konseyi" dediler. Oktay Ekşi Beyefendi Hazretleri de onlara özenip Basın Konseyi kurdu.)
Halkın oy çoğunluğuyla iktidara gelmiş meşru hükümeti deviriyorsun, binlerce kişiyi sürüm sürüm süründürüyorsun, çoğunu da öldürüyorsun ve yaptığın işin "ulusal bir uyum ve anlaşma" ürünü olduğunu söylüyorsun...
Öyle ya, bu memlekette halkın hiçbir serbest seçimde tek başına iktidara getirmediği bir "Halk Partisi" bile bulunduğuna göre... Çelişki ve gülünçlük kimsenin tekelinde değil demektir.