Ajitasyon ve propaganda demek, bu iki kelimenin birleştirilmişi. Hem komünist hem de faşist taktiğidir.
De, "sosyaldemokratlar" yapınca komik olur.
Bolşevikler böyle "yeni kelime yumurtlamayı" çok severlerdi bilirsiniz, "sovyet halk komiserliği" demek olan "sovyetskiy narodniy komisaryat"ı "Sovnarkom" yapmak, "gosudartstvenniy plan"ı "Gosplan" yapmak gibi.
George Orwell, o eşsiz, o unutulmaz "1984" romanında bununla ne güzel dalgasını geçer... Muhayyel bir İngiliz komünizminde, "bad" denilmemektedir de "doubleplusungood" denilmektedir!
Tercüme etmiyorum, çünkü maşallah herkes benden iyi İngilizce biliyor...
Türkiye'de de muhalif basın, ama komünist olması da gerekmez, sürekli "ajitprop" yapıyor. Televizyon kanallarının sürekli kavga çıkarmaya yönelik "sözde tartışma programları" üretmesi gibi.
Hem de uzun süredir, on yıldır.
On yıldır Türkiye'yi sürekli bir seçim ortamında tutuyorlar. Sürekli gerginlik ve huzursuzluk pompalıyorlar.
Paçavralara sorarsan memleket yanmış yıkılmış, herkes aç, perişan, her an her şey olabilir...
Hadi onları ciddiye almayalım da, kendine ciddi süsü veren gazeteler niçin bu gerginlik üretiminden vazgeçmiyorlar?
İşte bugün açın bakın, seçimin üzerinden hepi topu bir yıl bir ay geçmiş, belediye seçimlerine daha bir yıl, cumhurbaşkanı seçimine iki yıl, milletvekili seçimine üç yıl var, okursanız sanki yarın Türkiye'nin kaderi çizilecek...
2007 yılını hatırlarsınız, seçim öncesi kıyametler kopmuştu. Seçim yapıldı, AKP kazandı, onlar hemen, ama hemen ertesi gün bir yandan erken seçim istemeye, bir yandan da bu olacakmış gibi propagandaya koyuldular.
Geçen seneden beri de aynı şeyi yapıyorlar.
Memleket elden gitti, ne memleketmiş ki bu, on yıldır gidiyor gidiyor da bir türlü elden gidemiyor. Şeriat da gelmedi.
"Patronlarına yaranmak için" desem, patronun hükümet devirip hükümet kurdurma, gelenden gidenden avanta isteme gücü yok artık, hiç mi hiç yok. Kumpas kuran elemanlar da "geri hizmete" alınmadılar mı, bir kısmı da düpedüz kovulmadı mı? Patron malların bir kısmını elinden çıkarıp hayatını küçülttü, bunlar gene aynı dalga boyundalar.
Öyleyse? Tiraj tabii, satış... Ama satışlar da yerlerde sürünüyor birader. Atılan kaya parçaları ürkütülen tetarlara değmiyor.
"Anladıkları başka bir konu" yok, çapları ve dünyaları bu kadarcık, ondan mı?
Müşteri kitleleri olan emekli memurları, bu arada orduyu hoş tutmak için...
Ama Ernesto posterleri ve Nâzım şiirleriye mi sağlayacaklar bunu, partilerinin denediği gibi?
Komünistlere şirin görünmek için... Ama onlar da çok küçük bir azınlık...
Ne yapıyorlar? Ne yaptıklarını biliyorlar mı? Nereye varacaklar?
Yoksa çaresizliğin siniri, tükenmişliğin hırçınlığı mı bu yayın politikası?
Ama gördüler işte, edepsizlik ve yaygara, faşist tutukluları kurtarmaya yetmedi.
Halkı da gerdikleriyle kaldılar.
Hani bunu "reye tahvil edebilseler" anlayacağım da, o da olmuyor. Bu tutumla ancak CHP'nin "yüzde 20'nin altına düşmesini" önleyebilirler, o kadar.